27 Haziran 2014 Cuma

ÖCALAN GEÇ KALMIŞ KROPOTKİN Mİ 3



BORGA kardeşim,
Birincisi devlet dedi isem devlet aşığı da değilim, TC aşığı da ve çözüldü-yıkıldı diye karalar bağlayacak bir yapım da yok! Sadece ve sadece bilimsel olmaya ve kimseye haksızlık etmemeye çalışıyorum; ama sen Devrim02’nin, saçmalamaları bir yana, haksızlıklarını bile sollamışsın; üstelik artık belli ki sözün bittiği yere gelmişsin; bu noktadan sonrası eminim, hakaretinin dozlarını artırmak olacaktır!
Buna zülfiyareye dokunmaktan doğan agresiflik deniyor! İlacı ise dobra olmaktır; her tartışmada bir iki doz dobra olursan, tez vakit agresifliğin geçer!
Dediklerinin hepsi, tepeden tırnağa hüsnü kuruntudur ve acz içinde olduğunu gösteriyor! Sadece son üç mektubum değil, en baştan paylaştıklarımın tek bir cümlesinden bile dediklerini haklı çıkaracak bir tek işaret bulamazsın ki bunu sen de çok iyi biliyorsun ki, öyle olsaydı, eminim sözcük sözcük önüme dizer kıs kıs gülerek, yuvarlak cümlelerini dans ettirirdin!
Dediklerimin Yalçın Küçükle, Levent Kırca ile hele İP ile ne ilgisi var? Ayrıca bu kadar nankörlük iyi gelmez, delikanlılığı da zedeler; Öcalan’ı Öcalan yapan, PKK’yi PKK yapan, Kürtlere dik başla yürümesini öğütleyen biri Beşikçi ise, diğeri Yalçın Küçüktür!
Akrabaların konusunda senin adına üzgünüm ama benim İP ile doku uyuşmazlığım hiç değişmez; ben bilim yaparken aynı zamanda politika da yapıyorum ve bu toprakların ne zaman İP’lere ihtiyacı olacağını, ne zaman ondan uzak durması gerektiğini, kendime olan güvenim yanında, bu topraklara olan borcum gereği bilirim! Bunu belirleyecek olan güdü havuç değildir; ilkelerim ve bilimsel iyimserliğimdir!
Sana daha önce devlet başlangıçta sevimlidir demiştim; sonra canavarlaşır demiştim ve Kemalist devletin kan içerek büyüdüğünü, canavarlaştığını eklemiştim!
Daha fazlasını mı eklememi istiyorsun, ekleyemediklerini bana mı ekletmek istiyorsun, dobra ol, yeter; bir süre önce Quarter ile yaptığımız uzun ve gerilimli tartışmamızı incele, eminim yararlanacaksındır!
Ben burada laf cambazlığı ya da kompozisyon yarışması yapmıyorum ve hiç hile kullanmıyorum; ne diyorsam odur ve hep arkasındayım!
Dünya mali oligarşisi kimdir, nedir, canlı mıdır, cansız mıdır? Dertleri nedir, neye tapar, neyi lanetler, bir anlat da bilelim; böyle soyut terimlendirmelerle sadece eksiklerini ya da niyetini gizlersin ki artık o da mümkün olmamaktadır; çünkü takke düşmüş kel görünmüştür!
Yoksa Siyonist demeye dilin mi varmıyor! Kendin söyleyemiyorsan, Öcalan’ı karıştır, onda bolca bulursun!
Hala aynı yerdesiniz, üstelik olmayan bir devletin üstünde tepiniyor, olanına ise kement atıyorsunuz!
Ve dönüp dönüp bina okuyarak cehaletinizi sergiliyorsunuz; Stalin ne kadar yerinde bir benzetme yapmış dedirtiyorsunuz; Stalin, "Eskicinin börek pişirmeye başlaması, kötü bir alamettir!..." diyordu, hatırlatmıştım!
Siz şimdi Kropotkin’i hortlatarak, onlardan börek pişirmesini öğrenmeye çalışıyorsunuz ya helal olsun size!
Evet,”… gıcır gıcır bir ideolojiye ihtiyaç vardı” ve o da Kemalizm oldu; ancak Kemalizm’i Kemalizm yapan, bizden bir önceki kuşaktır; ve çoğu benim de içinde olduğum TKP’nin, şimdi AKP muhibbi olan, Öcalan ile birlikte Saidi Kürdi önünde selama duran, majestelerine yaranmak için, ölçüyü kaçırıp, sosyalizmle ümmet toplumunu özdeşleştiren, kadrolarıdır!
Bunlar ayrı ve önemli olan değil; önemli olan, egemen sınıflardır ve Kemalizm, Kemalin ideolojisi değildir; Kemalizm, bir zamanlar, bu gün de egemen olan sınıfların ideolojisi idi ve artık Kemalist ideoloji ve politikalara yön veren yüksek Kemalist kadrolar eliyle, hem devlet dinci akımların eline teslim edildi ve hem de Kemalizm, ideolojik-politik, örgütsel ve kurumsal anlamda bertaraf edildi; ancak toplumdaki izdüşümünü kazıyamamış oldukları apaçık görülmektedir!
Ancak bu gerçeklik, bütün açıklığı ile önümüzde dururken, siz başka “hakikat”lerin peşinden koşup, bir taraftan devlet canavardır, deccaldır, en lanet şeydir diye atıp tutuyorsunuz, öte taraftan dinci akımların eline geçen devletle de, bu devletin yeni ideolojisi ile de pek bir barışık yaşıyorsunuz; hatta devletin en yüksek katına belki çıkarız, ya da adayımızı çıkartırız hevesleri bile güdüyorsunuz!

“Devlet deccaldır, her türlü devleti reddediyoruz ama aynı devlete cumhurbaşkanı oluruz” öylemi? Devlet ve ideoloji deyince artık egemen olmayan, hatta hiçbir varlık gösteremeyen, hatta ve hatta hala içinden kendisini kemirmeye devam eden Kemalist ideoloji ve politikalara, örgüt ve kurumlara ateş püskürüyorsunuz ve yeni ideolojinin de sahibi olan egemen sınıflara ve yeni yöneticileri ile ideolojilerine tek kelime etmiyorsunuz!

Bu tutumunuz akıl taşıyanların gözünden kaçmıyor; şu ana kadar kaçıyordu ise, artık kaçmıyor ve sen şöyle bir çevrene baksan kim bilir kaç yakının seni bu gerçeklerle utandırır, görürdün!
Hep hile, hep hile, ruhuna işlemiş; evet Kemal paşa komünizmi getireceksek, onu da biz getiririz mantığı ve yaklaşımı ile resmi komünist fırkasını kurmuş ve Kominterne başvurmuştur ama Komintern maalesef kabul etmemiştir, de bunların konumuzla ne ilgisi var? Bunu sormak bile aklına gelmeden yazıştırıp, çiziktirmişsin; sanki bilgi yarışı yapıyor gibisin.
Tamam da BORGA, bu yarım yamalak olmaları bir yana, bir yarım doğru kalıbında anlattıklarınla nereye varacaksın; bunlar tamı tamına dediklerime cevap veremediğin için, altta da kalmamak için, mızıkçılığı ele aldığını göstermiyor mu?
Diğer yandan bu dediklerine, pek hassas online TKP’nin adamı olmayan AKSEYMEN ile Deniz Yoldaş cevap versinler; onların hakkıdır; onlar daha fazla TKP sempatizanı “komünist” imişler!
Demek Şefik Hüsnü mali oligarşinin has adamıdır ve mali oligarşi Şefik Hüsnü’yü TKP’nin başına getirmiştir! Ben de bu Şefik Hüsnü’de bir tuhaflık var diyordum ama Kemalist politikalar izlemesine veriyordum! Demek ki mali oligarşinin has adamı imiş!
Dökül dökül, bak ne de güzel anlatıyorsun, “12 Eylül, devletin ideolojisinin yenilenmesini gerekli bulan dünya mali oligarşisinin işidir, ABD nin değil.” Diyorsun amma ve lakin bu oyun kuran, oyunbozan, devlet kuran, devlet yıkan mali oligarşinin, politik ve ideolojik olarak ünlü bir ismi var ama telaffuz etmekten kaçınıyorsun!
Ancak bu ayrı, bunu yukarda da hatırlatmıştım; önemli nokta, 12 Eylül ile Kemalist ideolojinin atılıp, yerine dinci ideolojinin konulmasının söz konusu olduğunu kendin ve bilgiçlik taslayarak bildiriyorsun ama bu yeni ideoloji ve kadroları ile tek bir sorununuz olmadığı gibi; üstüne üstlük hala o ünlü mali oligarşiyi oluşturan büyük büyük zenginlerle de bir sıkıntınız yoktur ama değiştirdikleri ve artık hiçbir kurumda söz hakları ve güçleri kalmayan Kemalistlerle ve ideolojisi ile gölge boksu yapmaktan vazgeçmiyorsunuz!
Bu sözleri duyunca da “hadi oradan Kemalist” yollu kükrüyorsunuz! Bizi Kemalist olmakla mı suçlayacaksınız, buyurun suçlayın, biz ne olduğumuzu kanıtlamaya çalışmıyoruz, sizin ne olduğunuzu, gelip gelip hangi karanlığa girdiğinizi kanıtlıyoruz! Henüz ortaya koyduklarımızı çürütemediniz; yaptığınız bol bol yafta fırlatmaktır!
Siz bir kendinizi akıllı, kalan herkesi salak mı zannediyorsunuz? Buradan bile, emperyalist politikaların içine bodoslama girdiğiniz açığa çıkmıyor mu?
İp’miş, Kırca imiş, Y.K. imiş! Başka fırlatacak bir şey kalmadı herhalde!
Bir de “komünist”sin öyle mi?
Demek bir gün İbo diye birini duydun ve o saat biat ederek İbo’dan çok ibocu oldun ve sana İbo’yu bulan CHP’ye faşist diyordu öyle mi? Yahu bizim yedi göbek önceki akrabalarımızdan biri CHP’li çıksa siz bizi de faşist yaparsınız ama Öcalan’ın sevgili ve baş belası karısı olan Kesire’nin CHP’ yakını ve MİT muhibbi olması hiç canınızı yakmaz ve dahi size göre CHP hala faşisttir ki, faşist değil, Akist diye düzeltsek de takmışsınız vazgeçmezsiniz, ama HDP’nin pek cingöz politikacıları, ”faşist” CHP’nin “faşist” kadrolarından birini, kendilerine cumhurbaşkanı adayı yapabilirler!
Yahu BORGA kardeş, sizde ne ölçü kalmış, ne şiraze dengede, ne de yüz kızarması var! Hele bu son dediklerinle her şeyi çorbaya döndürdüğünü apaçık gösterdin!
Türkiye’de devlete kapılanmayan sol mu kaldı ki? Ancak senin kastettiklerinin bu sahtekâr solcular olmadığı anlaşılıyor, onlara sözünüz yoktur! bazıları içinizdedir veya sağınızda solunuzda sol renk olarak duruyor! Dolayısıyla küfür niyetine “devletçi sol” diye işkembeden atarsın, olur biter, kim nasıl anlarsa anlasın!
Öcalan şimdi devlet lanet bir şeydir diyor diye bütün suçlar bu kimler olduğu belli olmayan “devletçi sola” mı kaldı; önce Türkiye’de doğru dürüst sol var mı, kaldı mı ona bakmalısın!
Diğer yandan bu “devletçi sol” Öcalan’ın doksanların başında sözünü ettiği dev-Yol olmasın! Onlar bu tarifine uyuyor!
Ayrıca, “gönlümün kahramanı” Mahirler ve Denizler, devleti red mi etmişlerdi ki konuşup duruyorsun?
Ama Öcalan yine de çok zalımlık yapmamış, “Sovyetler Birliği’nin objektif olarak kapitalizme hizmet ettiğini” söylemeyi ihmal etmese de “Devletin sosyalisti olmaz. Sosyalist devlet de olmaz.” dese de ve “Baskının, sömürünün, zorbalığın kaynağı devlettir.”diye eklese de “Devlet tümüyle de kötüdür diyemem diyor.” “İyi yanlarının da olduğunu” söylüyor ve “demokratik devlet, hukuk devleti olursa iyidir” diyor.
Ama biz Kemal olmazsa, devlet olmazsa helâya bile gitmeyiz öyle mi?(sen başka bir şey demiştin ama benim terbiyem senin dediğini söylememe izin vermedi, böyle söyledim!
Hani birkaç zaman önceki bir tartışmada ninemin dediklerini hatırlatmıştım ya, benim dilim bundan daha terbiyesiz şeyleri telaffuz edemiyor, hatta bu tür şeyleri de ifade ederken zorlanırım ama ne de olsa ninemdir ve atamdır, söylediği söz de okkalıdır ki çocukluğumdan kalmış bir nine yadigârıdır!
İşte BORGA ninemin dediği gibi,sen de hala o..rup ,o..rup aynı ipe diziyorsun ve bu kez dizdiklerin bir felaket!
Onca bilimsel cümle kurarak devlet kavramını anlattım ama ille de Kropotkin diyorsun başka bir şey demiyorsun; yahu bu kadar da mı bilime kapalısın?
Devletle müzakere yapan sizsiniz, MİT patronunu öven sizsiniz, onu yerden göğe koymayan sizsiniz, her mikrofona babayani nutuklar atarak RTE ye ateş püsküren, o olmazsa AKP ye ok atan sizsiniz, ama hala hiç açılmayan açılım paketleri için Allaha dualar ederek, bak bu sefer olmazsa bu iş bozulur yollu ultimatom çekmekten yorulmuyorsunuz!
Bunu yüzünüze vuranları ise, ”siz barış istemiyor musunuz?” diye tersliyorsunuz! Ondan sonra da “devlete soldan kadro çekiyormuşum” öyle mi? Yahu devletin resmi politikası belli, benim politikam belli, Öcalan’ın politikası belli; ben devletçi oluyorum, siz “komüncü”! Nerde imiş o komün, duy da inanma! Ve Öcalan, Allah için devlet hepten de kötüdür demiyor; “demokratik” olursa “hukuk” olursa devlet iyidir diyor!
Bu çorbayı kimse analiz edemez! Benimkisi de zaten nafile çaba, BORGA’nın gazına geliyorum, sazan gibi atlayıp, BORGA’ya bir şeyler anlatmaya çalışıyorum, ah Turgut arkadaş ah, sana verdim talkımı hala yutarım salkımı ya ona yanarım; ne olur affet Turgut arkadaş!
Fikret Uzun
24 Hzrn-2014

Hiç yorum yok: