8 Mayıs 2014 Perşembe

GÜNÜMÜZÜN TRUVA ATLARI ve ERMENİ SOYKIRIMI KOROSU



GÜNÜMÜZÜN TRUVA ATLARI ve ERMENİ SOYKIRIMI KOROSU
(akseymen nickli kardeşe)
Bir Çerkezyan vardı, TKP'nin gediklisi, Marangozdu ve TKP'nin yayın organı olan Atılım’ı hem basar ve hem de özel ve gizli bölmeli mobilyaların içinde saklardı; işte bu Çerkezyan bir Tehcir mağdurudur ve hiçbir zaman "soykırım" muhabbeti yapmamıştır; ailesinin çektiği acıları da anlatan anılarını yazdığı "Dünya Hepimize Yeter" adlı kitabında Ermenilerden ve "tehcir"den söz ediyor ama "soykırım"dan hiç söz etmiyor!

Çünkü tehcir başkadır, soykırım başkadır ve bugün "Soykırım" korosunun arkasında olanlar, dün "tehcir" ve bu sırada gerçekleştirilen katliam tertiplerinin arkasında olanlardır ve eğer gerçekten soykırım oldu ise bunda Kürt beylerinin payını da unutmamak gerekir ki Öcalan'ın da bu konuda ama daha önce söylediği birkaç söz yeter de artar ama şimdi söyledikleri ile pek aynı değildir o başka!

Osmanlı çözülürken Kürdistan’da durum şudur; ” Hain Kürt ağa, bey ve şeyh takımı önderliğinde, talan için, Osmanlı’ya alet olarak Ermeni katliamı gerçekleştiren Kürtler, Osmanlı’nın çöktüğü dönemde beklenti içinde ve önderlikten yoksundur. Kürt ağa, bey ve şeyhinin tek kaygısı Ermeni tehdididir ve görece özerk yapılarını kaybetmektir.” (Abdullah Öcalan- Cumhuriyetten İkinci Cumhuriyete-1992)

Bu konuda kimsenin işkembe-i kübradan konuşmaması gerekir veya böyle konuşanların peşinden koşmamaları gerekir; daha beş-altı yıl öncesine kadar "soykırım" lafzı, Ermeni diasporasının boğazına tıkılırken, ne oldu da bu "soykırım" lafzını Ermeni diasporasının boğazına tıkanlar, aniden Ermenisever oldular ve "soykırım" muhabbetinin en sadık savunucuları oldular?

Bunu, insan bir sormalıdır aklına!

Bu Ermeniseverliğin nedeni, Emperyalist tekellerin, büyük mü büyük çokuluslu tekellerin devleti emperyalist ABD ve AB'nin "Büyük Kürdistan" hayalinin bir ucunun Ermenistan sınırına dayandığı için olmasın sakın?

Soykırımları da tehcirleri de katliamları da kimler yapar bellidir ve bu konuda başta ABD olmak üzere Almanya'dan Fransa'ya bütün Batılı büyük kapitalist devletler, Japonya da buna dahildir, mazlum halkların kanını içerek canavarlaşmışlar ve büyük kapitalist ülke olmuşlardır!

Üzerlerine Ermeni kanı bulaşanların egemenliği yıkılmadan, ezilen ve sömürülen halklar kurtuluşlarını gerçekleştirmeden bu kanın hesabını sormak mümkün müdür; hem hepsinin bir mekanizmanın birbirini tamamlayan parçaları olduğunu söyleyeceksiniz, hem de Ermenilerin çektiği acıların sorumluluğunu, onlar kadar olmasa da, pek de aşağı kalır yanı olmayan acılar çeken, bütün ezilen ve sömürülen halkların çocuklarının, torunlarının sırtına yükleyip, bir özür ile işi geçiştirmelerine izin vereceksiniz; bunun kimin-kimlerin ekmeğine yağ sürdüğü açık değil mi?

Ve şimdi ben bunları söylediğim için, bu adam ne diyor diye kulak kabartacağına, "soykırım"ı inkar ediyor diye mahkum edeceksin öyle mi?

Et, et, mahkum et, hatta yafta yağmuruna tut, tutan yok ama gerçekler budur ve gerçekler ile gerçeklerin yansısı olan hakikatler her zaman örtüşmezler; hele at izi ile it izi bilinçli olarak bir birine karıştırılıyorsa, bu iş her akla uydurulan hakikat paylarıyla anlaşılmaz, gerçeklerle ve gerçeklerin gerçekten hakiki yansıması olan hakikatler ile anlaşılır!

Tıpkı maddi yaşamda karşılığı olmayan "demokratik" komünün, Kürt halkının gerçek gereksinimlerine değil, Komün'ü icad edenlerin akıllarındaki hakikat paylarına uygun olduğu gibi!

Bu dediklerimden bir de ÖDP'severlik çıkarmamanı tavsiye ederim; çünkü ÖDP’nin, Türkiye solunun ve sosyalist hareketinin bütün mevzi ve kalelerini devlet’e ve Devlet Partisi’ne teslim etmenin amacına yönelik bir proje olduğunun Türkiye’nin siyaset sahnesine çıktığı andan itibaren sır olmadığını herkes bilirken sizlerin bilmediği anlaşılmaktadır; hele ki, şimdinin pek bir Ermenisever aydıncıkları, ol zamandan beri ve hâlâ bilip de kimse bilmesin diye bin bir yöntem uygulayanlardır!

Dahası var, bu teslimiyetin, Kürt devrimci hareketi ile Türkiye devrimcilerinin birleşme olanaklarının önünü tıkamak ve umutlarını tuzla buz etmek için olduğu da bir sır değildir!

Bunları en çok Öcalan ve şimdi çıkıp, HDP’ye katılmadığı ya da tekerine taş koyduğu için ÖDP’ye tehditler yağdıran, dağ kadrosunun ”demokrasi” şampiyonu kurmayları da bilir ama ne hikmet ki, bu partinin başı ve kurucusu Ufuk Uras’ı bağırlarına basarak Kürt kontenjanından vekil yapmışlardır; hâlâ da yüksek tuttukları ve tuttuğunuz kuvvetle muhtemeldir!

Şimdi mi aklınıza geldi ÖDP’nin Türkiye’de sol/sosyalist hareketi devlet dairesinin içine çekmek ve Kürt yükselişinin önünü kesmek için kotarılan bir devlet projesi olduğu; hiç kimse fark etmedi mi, devlet medyasının ÖDP kurulduğunda zil takıp oynadığını ve milleti de oynattığını?
Hadi bu aklınıza şimdi geldi; ya Ertuğrul Kürkçü nereden geldi ve başımıza Kürtsever kesildi hiç aklınıza gelmez mi? Önceki zamanlarında hiç Kürtlerin yanında görmüş müydünüz sayın HDP eş başkanını ve Ertuğrul Kürkçü ÖDP'de iken ÖDP, pek mi devrimci idi? Kürkçü de, ancak Kürtseverlik resmi politika olduğunda Kürtleri hatırlamış değil midir?


Stalin'e ve SSCB'ye gelince, bu konuya hiç girmeyelim, sadece çok mu Stalinistsiniz, SSCB'yi çok mu yüksek tutuyorsunuz, bunu anti-stalinist ve anti-Sovyet hummanın yalan-yanlış lakırdılarının karşısına dikilerek gösterin önce; orada sus-pus olup, iş resmi politikaya gelince, "Stalinistliğiniz"den ve SSCB'nin gölgesinden medet ummanız komik kaçmaktadır bunu hatırlatayım!

SSCB, önderinizin ifadesiyle kapitalizme hizmet etmiş, devlet kapitalizmini sosyalizmle özdeşletirmişken, SSCB'den medet beklemeniz de komiktir!



Ayrıca,hem dünya salt Ermenilerin etrafında dönmüyor hem de Ermenilere yapılanları ben yapmadım; işçi ve emekçiler de yapmadı ve bu yapılanlarla ol tarihteki emperyalist savaş dolayısıyla emperyalistler direkt sorumludur; dolayısıyla emperyalistlerle flört ederek bu yapılanların hesabı sorulamaz; bunu anlatıyorum.


Diğer yandan gürültü-patırtı "soykırım" iddiaları çerçevesinde koparılmakta ve başrolde yine, bu yapılanların arkasında olanlar var işte burası daha önemli!

Aç bak, internette de bulabilirsin, bir Helsinki Yurttaşlar Derneği var bir süredir pek bir Ermeniseverlik yapıyorlar; Dink'in katledilmesinden sonra hepsi Hrant'ın arkadaşları oluverdiler milleti hüngür hüngür ağlatmanın ayinlerini düzenlediler ama bir tek şey yapmadılar, Hrant'ın katilinin ve azmettirenlerinin kimler olduğuna yönelik doğru yerlere fener tutulmasına yardım etmediler; aksine başka yerlere işaret ettiler ki hâlâ fenerleri o yöndedir ama artık çok geç de olsa Hrant'ın ailesi anladı gerçeklerin bu Hrant'ın arkadaşlarının kafalarına kaktığı hakikatlerle aynı olmadığını!

Ve ne komik ki gel bir de hâlâ onlara sor diyorsun; işte Sarkis amca yazmış "soykırım" demiyor ve "tehcir" diyor! Daha bir sürü şey diyor ki elbette ol zaman çekilen acıları da anlatıyor; biz de bunları zaten yadsımıyoruz ama herkes şöyle bir karşıdan bakıp "soykırım" lakırdılarının ne zaman ve ne için ve kimler tarafından sakız yapıldığına baksınlar! Ve bu sakızı, şimdi sıklıkla çiğneyenlerden çok önce Ermeniler çiğnerken, o zaman bu sakızı, Ermeni diasporasının boğazına tıktıklarını da hatırlasınlar.

Diğer yandan, böyle ciddi ve önemli konuda, devlet krizi bile çıkarabilecek bir konuda işkembeden atmamak gerekir ki bunun çaresi bilgilenmektir; ayrıca, bu konuda dağ taş birlik olmuş "soykırım" şarkısını söylemiyor, başka ve daha derin mevzuları da bulabilirsin; mesela Ermeni Tehciri sırasında Ermeni kızlarını ve Ermenilerin zenginliklerini alan Kürt şeflerinin maceralarını da bulabilirsin!


Öcalan'ın bu konuda dün ne dediğini de yazdım, bu gün dedikleri hepinizin ağzında o nedenle yazmama gerek yok ama sen bunu görmek itememişsin!

"Soykırım değil tehcir" demek ne ulusalcı reflekstir ne de gerçekleri örtmektir, aksine bu konudaki her türlü oyunun merkezinde "soykırım" muhabbeti olduğunu göstermektir!

Bir başka konu, Akseymen'in mücadelesini bayrak edinmen ama ismini doğru telaffuz edememendir; Rıza Yürükoğlu’dur ismi ve ben senin Akseymen’in mücadelesini bayrak edinmene bir şey söylemedim ama bu, Yürükoğlu’nun mücadelesine bu anlamda İşçinin sesi çıkışına ve hatta bizzat kendimin de içinden çıktığı Nabi Yağcı ve kliğinin sıvılaştırdığı TKP yönetimlerine bir şey söylemeyeceğim anlamını taşımaz!
Bir başka konu da,mesele ÖDP yi eleştirmek ya da eleştirmemek değil, ÖDP'nin nemenem bir şey olduğunu bile bile istenildiği zaman kusur bulup, istenilmediği zaman üzerine yatmaktır; Ufuk Uras'tan söz ettim, onu da es geçmişsin; Öcalan'ın ve dağ kadrosunun ÖDP'nin ne olduğunu daha önce bildiğinden ama bunu şimdi hatırladığından söz ettim onu da es geçmişsin!

Birincisi, ÖDP’nin ve Ufuk Uras’ın ne olduğunu şimdi değil, en tam zamanında ortaya koyduk ve ikincisi, bu gün HDP ye katılmadığı için, katılsa ne olacak o da ayrı, ÖDP’ye tımar vermek için tehdit edenler o gün ne biçim konuşuyoruz diye bizi tehdit ediyorlardı! Oysa birbirlerinden habersiz, bazıları ise bütün suçları ÖDP’nin bileşeni olan Devyol’un üzerine bırakarak kendilerini zemzem suyu ile yıkamış oluyorlardı!


Burada bir üye konu etti, evet, Türkiye’nin Kürt -Türk devrimci hareketinin bu hallere gelmesinde hepimizin günahı var ama bazılarımız bunlardan ders çıkaracağına üzerine yatıyor.

İşte bu gün "soykırım" muhabbeti de bu tür üzerine yatmaların diyetidir!

Bütün bunlar, ÖDP’nin kusurları ve bulunduğu yer üzerinden HDP’ye en güzel meziyetleri yüklemek içindir!

Ama merdi kıpti mislidir; maharetini söylerken kabahatini açık etmektir!
"DEMOKRATİK" imiş, özerklik imiş, hani nerede? ÖDP ister HDP ye katılır ister katılmaz ve emin olunsun ki, katılması için bir işaret gelirse ne Öcalan'a sorarlar, ne de Duran Kalkan'a; dün de kimseye sormadılar bu gün de sormazlar!

Ama şu da bir gerçek ki ÖDP HDP ye katılırsa HDP'nin rengi sola gene dönmez.
https://mail.google.com/mail/u/0/images/cleardot.gif

Dediğim gibi HDP bir Truva atıdır! Neden öyledir merak edersen aşağıdaki linkten okuyabilirsin.

HDP ve Devrim

Fikret Uzun
6-Nisan 2014


Hiç yorum yok: