26 Nisan 2013 Cuma

GERÇEKLER KARŞISINDA MİDESİ BULANANLARA



GERÇEKLER KARŞISINDA MİDESİ BULANANLARA
Boş meraklar peşinde koşan bay,

Önce bu boş merakını mazur görüp, hemen gidereyim, Yalçın Küçük ile akrabalığım yoktur!

Ancak bir noktayı benzeştiriyorsun ki, bu merakını ortaya koyup, mide bulantını konu ediyorsun; demek ki benim ifade ettiklerim de, tıpkı Yalçın Küçük'ün bulandırdığı gibi, gerçeklerden midesi bulanan herkesin midesini bulandırıyor!

Ancak bu bulantıdan kurtulmak için, başka çareler aramak nafile çabadır, bundan kurtulmak için, gerçekler karşısında yiğit olmak lazım, yürekli olmak lazım ama en çok net olmak lazım! Üzerine örtmeye çalışmak ise korkaklığın ve "kurtuluş"u başka yerde aramanın yansımasıdır!

Benim dediklerim ise nettir ve bu ölçüde gerçektir ve işte mideni bulandıran da budur; evet, sen "yatağa atmak" olarak nitelendiriyor isen, benim için mahsuru yoktur ve nitelemeyi bulan sen olduğuna göre, o dediklerinin şimdilerde, ABD emperyalizmi ve gericilik ile flört ettiğinin farkındasın demektir; yatağa girerler mi bilmem ama yaptıkları tamı tamına budur ve bunu yaparken Kürt halkının fikrini almadıkları gibi, fikrini manipule etmeye çalışarak onları kandırmaktadırlar.

Öyleyse kör olan ben değilim ve nereye baktığımı çok iyi biliyorum ama eğer sen kör değilsen, kör olmayanların her sözünün mideni bulandırması kaçınılmazdır!

Ve dediklerim nettir, diyorum ya! Onca şey demiştim anlamazdan gelmiştiniz ve "tıp" oyunu oynuyordunuz! Şimdi çok fazla net gelmiş olacak ki zülfiyareye dokunmuş gibi mideniz bulanıverdi ve kusuverdiniz bütün zikrinizdekileri!

Dediğim ise son derece açıktır ve "...geldiler geldiler, bir karanlığın, ki baş mimarı ABD emperyalizmidir, içine girdiler!"

Başka ne dedim, daha da netleştirerek? "Gerici Türkler ile gerici Kürtlerin ittifakı" dedim!

Ve bunun kırk yıldır ABD emperyalizminin can attığı amaç olduğunu söyledim!

Allahtan istedi bir göz, şimdi Öcalan ile alacak iki göz! Bunu da şimdi ekliyorum!

Be hey her şeyi "gören", başka herkesi görmez belleyen zat-ı muhterem, bunun için, yani gerici Türkler ile gerici Kürtlerin ittifakı için, kırmızı görmüş boğa misli saldırdığınız Kemalist yüksek komutanlar, 12 Eylülden sonra, faşist 12 Eylül rejiminin tabanına Türk -İslam sentezini sererek, Diyanet İşleri başkanlığı ile birlikte Türkiye'de gericiliği egemen kılmak için çok uğraşmadılar mı? Bundan Kürtleri ayrı tuttuklarını mı sanırsın? Türk-İslam sentezi, alın işte oldu size, Kürt-İslam sentezi! Ve bunun için on yıllardır Kürt coğrafyasına bütün dinci akımlar üşüşmedi mi? Hatta Bunu, sizin "önderiniz" sık sık konu etmiyor muydu ve şimdi bunları unutmuş olduğunu görmüyor muyuz?

Peki, Hizbullahı sahaya boşuna mı sürdüler sanırsınız? İşte tam da bugünler için, yani devrimci renkleri budanmış, ilkel-milliyetçi, gerici, itaatkar bir Kürt -devleti için, ABD emperyalizminin her türlü sinsi oyununu kurduğu apaçık ortada değil mi? Ve Hizbullah artık yasal ve meşru bir siyasi güç olarak, öngörülen ABD patentli "Kürt Devletinin sac ayaklarından biri olmaya hazırlanmıyor mu?

Peki, ben burada sosyalist, ya da komünist diyor muyum? Demiyorum! Ne diyorum? Devrimci diyorum, ilerici diyorum! Peki devrimcilik bu noktada neyin adı? Elbette Kürt halkını devrimcileştirmenin adı, değiştirmenin, dönüştürmenin adı ve bunun için sosyalizmi bekleyin mi diyorum? Bunun da cevabı koca bir HAYIR! Ama değişim ve dönüşüm ileriye doğru olursa devrimci olur, ilerici olur; geriye doğru olursa gerici ve karşı-devrimci olur. Hepsi budur ve gerici Kürt-Türk ittifakına karşı, ezen ulusun egemenlerine nasıl bakıyorsak öyle baktığımızın ifadesi bu temelden çıkıyor ve karşısına ilerici Kürt-Türk birliğini, kardeşliğini koymanın hem nesnel ve hem de devrimci olmanın gereği olduğunu söylüyoruz!

Kim kör? Sen mi ben mi?

Peki gelip, gelip buraya, yani ABD emperyalizminin gönlünde yatan karanlığın içine girecektiniz de, Kürt halkına neden umut verdiniz, diye sormazlar mı adama? Kürt halkı, bu soruyu akıl etmez mi sanırsınız?
Ve başka ne dedim? İlerici Kürtler ile İlerici Türklerin birlikteliği dedim, kardeşliği dedim ve hâlâ diyorum öyle değil mi?

Ne oldu peki? Mideniz bulandı, kramplar girdi ve bu sancıdan kurtulmak için, işte hepiniz eteklerinizdeki taşları döktünüz; bir o kalmıştı, şeriatçı bile oldunuz! ABD "dost"luğu nelere kadir değil mi?

Şimdi bir süre Şeriata güzelleme yaparak ABD nin "dost" luğunu hak etmeye çalışırsınız!

ABD dün Kemalist yüksek kadrolarla Kürtlerin canına okuyordu, şimdi Kemalist yüksek kadrolar hükümran olmadığına göre, kiminle, kimlerle bu işe devam ediyor bunu görmekten uzak durursanız, midenizin bulanması, hatta kramplar girmesi benim suçum mu?

Ve politik ahmaklığınızı yüzünüze vurunca, "önderlik" sosyalizmi bıraktı diye kına yaktığınızı ilan edip, ABD emperyalizminin ittifakları olan şeriatçıları baş tacı yaptığınızı kusuveriyorsunuz!
Peki biz ne diyoruz tekrar hatırlatayım; Kürt halkı gerici Türklerle gerici Kürtlerin ABD emperyalizminin desteğindeki ittifakına hapsedilmeye çalışılıyor; işte şimdi midenizin bulantısını aşmak için, ne dediğinizin bile farkında olmadan, dediğiniz tam da budur; "biz bu yolda önümüze çıkan her devrimci, her ilerici rengi düşman görüyoruz" diyorsunuz! Yani dediklerimizin doğruluğunu teyit ediyorsunuz!

Neden?

Ahmak olmadığınızı göstermek için; ama bu daha kötü ve tıpkı merdi kıptinin maharetini gösterirken kabahatini göstermesi gibidir! Sizin ki de, mert çingene misli, gerçekleri yüzünüze vurduğumuzda midenizi bulanıyor ve her şeyi gördüğünüzü ama gericilikle ve aynı anlama gelmek üzere ABD emperyalizmi ile dostlukta sınır tanımadığınızı her türlü kirli savaşına onay verdiğinizi, sosyalizmi ise hiç düşünmediğinizi bağıra bağıra, yani hâlâ duymadınız mı,"...biz sosyalizm istemiyoruz, mollaların, ağaların, aşiret reislerinin gerici, çağ dışı düzeni bize yeter" diyorsunuz!

Ve artık açık açık "şeriat da gelse kabulümüzdür" diyorsunuz! Bundan ala kepazelik olur mu?

Peki ya, bu forumun, yani adı "sosyalizm okulu" olan bu alanın yöneticileri, bu kepazeliği görmüyorlar mı? Bu forumun ilkelerinde ve amaçlarında bir de şeriata güzelleme yapmak mı var?

Peki öyleyse amaç ve ilke başlığında bu foruma üye olmak isteyenlerin önüne konulan aşağıdaki ifade bir demagoji midir, bir yalan mıdır? Değilse nedir?

"Sitemiz Sosyalistforum’un amacı; egemen burjuva kültürü parçalarken, onun yerine, yeni ve insana ait olanı; komünist kültürü bugünden kurmak ve yaşatmaktır. Sosyalistforum, bu amacını, komünizm kültürü kendi iç işleyişi ile (internetin tüm kısıtlarına rağmen) somut olarak örnekleyip yaşatırken, sınıf savaşımıyla olabildiğince canlı, pratik bağlar kurarak gerçekleştirmeyi hedefler"
Şeriat veya dincilik veya gericilik, egemen burjuva ideolojisinden ayrı mıdır, başka ifadeyle komünist kültürü bugünden kurmanın içine sığar mı? Yoksa bunu, halkın dini duygularına saygı adı altında mı kılıflıyorsunuz?

Ve işte her şey ortada, dün bugüne dair söylenenleri yalan olarak, demogoji olarak, hatta Kürt ulusunun kaderini özgürce tayin etme hakkına ihanet olarak ve hatta yer yer Marksizm-Leninizm’e ihanet olarak nitelendiriyordunuz, bu gün ise eteklerinizdeki taşlar tamamen dökülmüştür; "Sosyalizm filan istemiyoruz, hatta demokratik cumhuriyet de istemiyoruz, bize şeriat da yeter!" diyorsunuz.

Yani Kürt ulusunun kendi kaderini tayinini Allaha havale ediyorsunuz!

Halkların kardeşliğini ise İslam kardeşliğine endeksliyorsunuz!

"Demokratik özerklik" diye diye Kürt halkını gericiliğin karanlık çukuruna gömmek için, Ezen ulusun egemenleri ile ve elbette ABD emperyalizmi ile her türlü ittifakı meşru göstermeye çalışıyorsunuz; bu gerçeği yüzünüze vurunca da zikrinizdekini açık ederek, bunu, yani ortada bir yatağa atma olayı olduğunu, biz söylüyormuşuz gibi veya biz uyduruyormuşuz gibi yansıtmaya çalışıyorsunuz!

Ama artık sizin köylü kurnazlıklarınızın dikiş tutmadığı apaçık ortadadır ve lime lime döküldüğünüzü çok daha net görebiliyoruz.
Hepsi budur ve buradayız ama sınıf mücadelesinin, tarihin ilerleme çizgisi üzerinde cereyan ettiğini ve bu mücadelenin ezilenlerin, sömürülenlerin kavgasının şiddeti ölçüsünde, bu çizgiyi geriye ya da ileriye doğru hızlandırdığını ve hatta zaman zaman sıçramalı bir şekilde ve ileriye doğru hızlandırdığını unutuyorsunuz! Dolayısıyla Kürt yoksul köylülerinin, emekçi halkının ve işçilerinin sınıf mücadelesinin de bu çizgi üzerinde sürdüğünü ve Türkiye’nin işçi sınıfının, emekçi Türk halkının kendilerini ezen ve köleleştiren egemen sınıflara karşı verdiği sınıf mücadelesinden ayrı olmadığını aklınıza hiç getirmek istemiyorsunuz!

Ama akıl taşıyanlar ve gerçekten ezilenlerin, sömürülenlerin kavgası içinde ve yanında olanlar, bunu hiçbir zaman unutmadığı gibi, tam da bu anlarda hainlerin, döneklerin, sahtekârların ve ezen ulusların gönüllü kölelerinin, bu anlamda tetikçilerinin arttığını da; ezen ulusun egemenleri ile ittifak halinde, ezilenleri daha koyu bir karanlığın içine sokmak, köleleştirmelerini kolaylaştırmak üzere en sinsi çabaların içine girdiğini de biliyorlar ve görüyorlar.

Ve unuttuğunuz bir nokta daha var, sosyalistler emperyalizm ile mücadele ederken güç hesabı yapmaz; aynı şekilde ezilenlerin kendi kaderlerini tayinini özgürce belirlemeleri hakkının yanında yer alırken de güç hesabı yapmaz ve adı üzerinde "ÖZGÜRCE" belirlemelerinin yanındadır... Ama "özgürce olmayan" hiçbir tayine sürüklenmelerine izin vermez; yani bir hesap yapması olmazsa olmazdır ki; ezilenlerin kaderini özgürce belirleme hakkının önüne konulan her türlü sinsi çabaların, sis bulutlarının, manipulasyonların, sahtekârlıkların ve zorbalıkların karşısında mücadele etmek, buradan gericiliğin palazlanmasına, emperyalistlerin güçlenmesine ve ezen ulusun egemenlerinin hükümranlığının artmasına yönelik bir sonuç çıkmasına izin vermemek bu hesabının içindedir!

Ve bugün ABD emperyalizmi ile mücadele etmeden, üstüne üstlük onunla "dost" olarak, ezilen halkların kurtuluşunun mümkün olmadığı gerçeğini, gerici bir çizgide, tarihin gerisindeki bir düzene sürüklenilerek Kürt ulusunun özgürleşmesinin mümkün olmadığı gerçeğini, siz ne kadar örtmek için çabalasanız da, üzerindeki örtüleri yırtarak göstermek, ezilenlerin gerçekten yanında olan herkesin boynunun borcudur!

İşte sizin midenizi bulandıran, kramplar girdiren tam da budur ve ama ne yapsanız nafiledir; dün engellenemedi, bugün de engellenemeyecek ve Kürt halkı bu yalanlara, bu demogojilere, bu manipulasyonlara kanmayacak, oynanan tiyatroların perdelerini bir bir yırtacak ve ardındaki gerçekliği çırılçıplak bırakacaktır.

Siz ise şeriat mı istiyorsunuz? Sizi tutan yok, hangi bataklığa gitmek istiyorsanız gidebilirsiniz, yeter ki Kürt halkını kandırarak bu bataklığa sürüklemeyin ve işte gerici Kürt-Türk ittifakının karşısına, ilerici Kürtler ile ilerici Türklerin birliğini, kardeşliğini koymamız bundandır ve tarihin akışının işaret ettiği nesnel yön budur ve bundan tek dişi kalmış, o da sallanıyor olan, ABD emperyalizminin oyunlarına ve sinsi ve de kanlı saldırılarına rağmen ezenlerin ve emperyalistlerin kurtuluşu yoktur!

Bu coğrafya, ABD-AB emperyalizminin içine girdiği ve bir daha çıkamayacağı, içinde yok olup gideceği, tarihin bu coğrafyadaki halkların önüne koyduğu tarihsel fırsatın nesnel alanıdır!

Son olarak,567 Kürt çocuğunu öldürenin; insanların dilini kesenin; işkencelerden geçirenin; 4000 köyü yakıp yıkanın, halkını göçe zorlayanın ve en sonu 34 kürdün üzerine bomba yağdıranın bu devlet olduğunu söylerken bile gerçeklerin burnunuzun dibinde olduğu ama görmemek için gözlerinizi yumduğunuz açıkça görülüyor!

Bu devlet dediğin şey, demonte bir şey midir ki, ya da TV de bir patentli programın adımıdır ki, sahibi değişince, toplanıp, yerine başka bir devlet monte edilsin?

Devlet üzerine onca cümle kurduk, siz ne denli cahilmişsiniz ki, hâlâ devleti her şeyden bağımsız, demonte özelliği olan bir mekanizma olarak görüyorsunuz!

Devlet yine aynı devlettir ve sahipleri de aynıdır; büyük büyük zenginler ve büyük büyük toprak sahipleri! Ancak eski egemen politikalarla ve ideoloji ile bu mekanizmayı işletmek zor olduğundan, eski egemen politikayı ve ideolojiyi, bu anlamda bu politikayı ve ideolojiyi uygulayanları yönetim sahnesinden çekip, uygun olan ve egemen olması gereken ideoloji ve politikaları yerleştirmek ve uygulamak için yönetim sahnesine yenileri çıkmıştır ve dün yapılmak istenenler, artık yeni ideoloji ve politikalarla sürdürülmektedir ve dün yapılmak istenenlerin, bu yeni politik ve ideolojik uygulamalar ile daha kolay gerçekleştirileceği hesap edilmektedir.

Evet o dediklerini yapan Türkiye Cumhuriyetinin devletidir ve bu devletin 12 Eylül rejiminin devleti olduğunu hepimiz biliyoruz; demokrasi diye diye, Kemalizm diye diye, hatta laisizm diye diye geldiler ve Türkiye’yi dinci-gericiliğin karanlığına hapsettiler ve o dediklerini Kürtlere yapmaya devam ettiler; ama dün de, şimdi de o dediklerin olurken, arkasında ABD emperyalizmi vardı ve en son o 34 Kürt kaçakçının üzerine sınırda bomba yağdırılması tamı tamına ABD emperyalizminin iki uçlu "dost"luğunun eseridir!

Ve devlet bir devamlılık içerir, sadece dar gelen politika ve ideolojisi zaman zaman ve bazen sürekli olarak "reform" adı altında genişletilir; genişletilirken daraltılan ise emekçi halkın hakları ve hukukudur! Bu genişlemenin içinde sadece egemen sınıfların hakları ve hukuku vardır!

Şimdi bunca lanetlediğin karşısında, Kürtlere uygulanan bu baskı ve saldırıların asıl faillerini "dost" belleyip, uyguladıkları baskıları kalıcı kılmak üzere çare gördükleri karanlığı ki, Altan Tan adını net olarak koymuştur ve "şeriat" müjdesi vermiştir, Kürtlerin "kurtuluşu" için en ileri noktadaki bir çare olarak davet etmekten çekinmiyorsunuz ama Kürt halkının gerçek düşmanlarını gene başka yerde aramaya cüret ediyorsunuz.

Bunu kime yutturabilirsiniz ki?

Bu, cehaletten öteye, hatta politik ahmaklıktan öteye, ezilenlerin topyekün ve sonsuza kadar ezenlere köle olmasını kolaylaştırmak için emperyalist senaryolara kölece teslim olmak ve gönüllü tetikçiliğini üstlenmektir.

Bunu ne Kürt halkı affedecektir, ne de tarih affedecektir! Başaramayıp, tarihe kapkara harflerle kazınmanız ise cabası olacaktır!

Fikret Uzun

25 Nisan 2013

Hiç yorum yok: