5 Ocak 2011 Çarşamba

KAPITALIST RESTORASYON VE SOVYET SOSYALIZMI GERÇEKLIĞI

KAPITALIST RESTORASYON VE SOVYET SOSYALIZMI GERÇEKLIĞI

REVİZYONİSTİSTLERE
Farkında olmadığın anlaşılıyor ki ve kusura bakma ama bir kayıkçı kavgasını bitirmeye çalışırken, başka birini Brejnev üzerinden açmış oluyoruz sayende.
Konumuz ve temel sorunumuz Brejnev değildi tartışmaya göre. Bürokratik sınıfın revizyonizmi mi, yoksa kapitalist restorasyonun nesnel ve öznel güçleri mi sosyalizmin çözülmesinde ana etmendi, bunu netleştirmek değildi. Üstelik netleştiremeyeceğimiz açık. Nedenleri de ortada. En önemlisi, bakış farklılığı var. Öyle olunca da, anlamamakta direnmek esastır. Yani anlamamakta direndiğini söylüyorum. Öyle olunca tartışmanın olumlu yönde ilerlemesi mümkün olmaz. Olmuyor da.
Dediklerimi alıntı yapmışsın ve "hayır öyle değil" diyorsun. Bunun üzerine daha ne denilebilir? Ama şu bir gerçek ki, sen kapitalist restorasyona giden yolu, bürokratik revizyonist bir sınıfın açtığını ve sosyalizmi kapitalistlere teslim ettiğini söylerken, sonuçları ile açıklamaya çalışıyorsun. Ben sonuçlarını değil, nedenlerini masaya yatırıyorum. “garson, tamirci, kuaför, taksi şoförü türünden özel ekonomi sahipleri batıya ve özellikle abd ye açılarak, zengin bir tabakanın ortaya çıkması; bunların tarım kesimindeki büyüyen küçük burjuvalarla birleşerek, öğrencilerileri ve aydınları da kontrollerine alması,” masadaki neden budur.
Otopsi yapıldığında, sonuç ortaya çıkıyor; “karşı devrim gerçekleşince de, (yani kapitalist restorasyon tamamlanınca), daha büyük kapitalist olmanın yollarını kolaylıkla buldular.” Sonuç budur. Ve elbette bürokrasinin etkileri vardır, yok demedim ve hatta bürokrasiden bu sonucun içinde yer alanların olduğu da muhakkak ama bunların restorasyon gerçekleştikten sonra, kapitalist zenginleşmeye katılan dil bilen uyanık hukukçular, işletme yöneticileri olduğunu ve yabancıların ortaklıklarında yöneticiliğe ve belki, şimdi ceo diye tabir edilen, şirket evliliklerinde aracılık yaparak kimi ortaklıklara ve üst düzey yöneticiliğe geçtiklerini, bu yolla büyük zengin olmanın yollarını bulduklarını söylüyorum.
Ama senin dediğin gibi, parti bürokrasisinin, bir dinamik olarak, yerleşen kapitalizmin başına geçmediğini söylüyorum. Aksine, daha Garbaçov’un iktidarının ilk günlerinde otoriter bürokrasi olarak nitelendirilen partinin ve işçilerin bu gidişe karşı çıktıklarını, direndiklerini söylüyorum. Bürokraside kalıntıları olabilir, şirketlerin tepelerinde de olabilir ama asıl dinamik, restorasyon öncesi de, sonrası da dediğim gibidir. Elbette bu dinamikte hepsi hızla yükselme trendinden yeterli ölçüde yararlanamamış olabilir, çünkü zenginliklerin de dar bir alanda paylaşılması ve yönetilmesi söz konusudur. Ayrıca bu bir düzen değişikliğidir ve geçişteki genel karakter, merkezinde kapitalist düzenlemeler varsa, kamu işletmelerinin yabancı sermayeye, yerli ortaklarını ve kimi aracıları zengin ederek peşkeş çekilmesi esastır. Burada yasa yoluyla el değiştiren bir sermaye vardır ki, bunun adı ilkel birikimdir. Zor yoluyla sosyalizmin kazanımları, kapitalist tekellerin emrine verilmiştir.
Küçük meta üretimi egemenlik anlamında ortadan kalkmıştır, ama etkinliği kapitalizmde hep var. Sen taksicilerin kaç tane olduğu, kuaför, tamirhane türü işletmelerin ne kadar olduğunu üzerinde hiç kafa yordun mu?
Bu, gelişmiş kapitalist ülkelerde, geri kalmış ve yer yer feodal ilişkileri taşıyan coğrafyalardan biraz daha azdır ama hep vardır. Ve biz, bir küçük meta üretiminin yaptığı devrimden ya da karşı devrimden söz etmiyoruz, burada özden söz ediyoruz. Öz budur ve bu öze Marks’tan bu yana Lenin’le birlikte, Sovyet yönetimleri ve komünist partileri kongreleri yoluyla sürekli dikkat çekilmiştir. Bu yönde geliştirdikleri politikaları halka sunmuşlar, onay almışlardır. Sosyalizm kuruculuğunda, en temel tehlike kapitalist restorasyondur ve dayanağı da, küçük meta üretimidir. Bunun, sürekli şekilde kapitalizm ürettiği Marks tarafından da, Lenin tarafından da işaret edilmiştir. Oysa bürokratik bir sınıfın revizyonizmi bu gerçekliği vermiyor. Teorik olarak da, pratik olarak da bunun karşılığı yani revizyonizmin karşılığı sosyalizmde başka yollar aramaktır.
Ama sovyet sosyalizminde olan bu değildir. Yeni düzen bağrından çıktığı kapitalist toplumun doğum izlerini taşıyordu. Bu izleri silme konusunda başarılı olamamışlardır ve dönem dönem bu bilinçli bir hal almış ve de zaman zaman pratiğin zorlaması ile buna teslim olunmuştur. Bunları anlattım. En önemlisi eşitlik ilkesi idi ve bundan Brejnev dönemine kadar kurtulamadılar. Diğeri barış içinde bir arada yaşama ilkesi idi, bu da temel politika haline getirildi. Ve ikisi bir arada sosyalizmin dengesini bozdu. İki zıt sistemi en azından bilinçte bir birine yakınlaştırdı. Ve sınıf kinine bir empatik ur yerleşerek onu kemirmeye başladı. Dışarıdaki zıt sınıfa kin duymak ortadan kalkınca, en azından etkisini kaybedince, içerde o zıtlıktan eser kalmadığı halisunasyonuna kolay kapılındı. Ve sosyalizmin tam ve kesin zaferinin ilan edilmesi ile sonuçlandı. Henüz kapitalizm içerde yenilmeden sosyalizm kuruculuğunun kesin zaferinden söz etmenin yanlışlığı bir yana, komünizm kuruculuğu aşaması müjdelenirken, sosyalist toplumun genel yapısı ile var olduğu ilan edilen sosyalist yapının genel durumu arasındaki doku uyuşmazlığı hem daha çok arttı, hem de bu uyuşmazlık yok sayıldı. Buna rağmen komünizme geçiş programı devam ettirildi.
Bu da, içerdeki tehlikeyi ciddiye almamayı, kendi haline bırakmayı, hatta önce ev içi bostanlarına izin verilerek, devamında kuaför, taksici türünden kooperatiflere bağlı çalışanlara, kapitalizmden sayılmayarak, kalan zamanlarında kendilerine çalışma izni verildi, böylece kapitalizm üreten fideliklere alan açıldı. Bu, içerde kapitalizmin yenildiği düşüncesinin ürünü olan bir politikadır. Dışarda ise, aynı düşüncenin yansıması olarak, barış içinde yaşama her ne kadar sistemler arası çatışmanın yoğun olduğu coğrafyalarda farklı işletilse de, genel olarak barış cephesine dönüştü. Dünya sosyalizminin hücum modu, barış moduna geriletilmiş oldu.
O kadar öyle ki, barış içinde bir arada yaşama politikalarını, bir bürokratik sınıfın sosyalizmi revize etme çabalarının içine sokarak eleştirenler bile, örneğin Çekoslovakya olaylarında ve Afganistan olayında ayağa kalktı. Bunu bir ilhak denemesi olarak ele aldı. Barış politikalarının, özellikle İkinci Dünya Savaşının pratiğinin zorlaması ile biçimlenen halk cepheleri ile başlayarak, nükleer silahların tırmandırılmasına karşı yumuşama zorlamalarının bir sonucu olarak yükseltilmesi, dünya sosyalist mücadelesinin pratiğinin baş köşesine barışın oturtulmasına neden oldu. Dünya sosyalist sisteminin baş sloganı barış, demokrasi ve toplumsal ilerleme mücadelesi oldu. Bu, var olan sosyalizmin savunma modundan çıkamayıp, ilerlemesinin durdurulması demekti.
Öyle de oldu. İlerleyemeyen sosyalizm, içerde ve özellikle dışarda ricat politikalarına daha kolay geriledi. Ana amaç, var olan sosyalizmin korunması oldu. Bu, sosyalizmin içerdeki kapitalist tehlikeyi iyiden iyiye göz ardı etmesine neden oldu ve sosyalizmin motoru olan yeni insanı üretmede, onca politik karar alınmış olmasına rağmen, ilerleme olmadı. Sosyalizm kuruculuğunun sonuçlandırılması yanında, kapitalist restorasyon tehlikesinin temel ilacı olan yeni insanın üretilmesi hiçbir şekilde gerçekleştirilemedi. Bu da, dışarda haklı sebeplerle dahi olsa, zaman zaman sosyalist hareketin ilerlemesinde alan açmış da olsa, barış politikaları, genel olarak içerde, kapitalistlerin yaşam tarzına yaklaşma ve onlarla barış içinde yaşama fikri, kalıcı bir nitelik olarak yerleşti. Bunlar içerdeki kapitalist restorasyon eğiliminde olanların daha rahat çalışmasını, örgütlenmesini ve demokratik bir muhalefet olarak toplumu sarmasını kolaylaştırdı.
Kapitalist restorasyona giden yolun genişletilmesi bu şekilde oldu. Ve hiçbir yönetim, hiçbir an, Marksizm ve Leninizm’den uzaklaşılması gerektiğini dile getirmedi. Aksine yolumuz Ekim Devriminin, Marksizm-Leninizmin yoludur dedi. Onun yerine başlangıçtan itibaren anti-Stalinizm üzerinden, restorasyonun ucunu göstermesiyle de, anti- Brejnevizm üzerinden, var olan, Ekim devriminin ve Marksizm-Leninizm yolundan ilerlenerek kurulan sosyalizmden uzaklaşmanın kapıları kapitalist restorasyona sonuna kadar açıldı.
Ben senin ya da revizyonistist kampın dediklerimi anlamasını ve kabul etmesini beklemiyorum. Ama tarihe not düşmek için, eksik kalan noktaları tamamlamaya çalışıyorum, üzerinden geçiyorum. Dediklerimin, mutlak olarak doğru kabul edilmesini de dayatmıyorum. Ama hepsinin inandığım düşünceler ve gördüklerimden yola çıkarak ortaya koyduğum tespitler olduğunu da savunuyorum. O nedenle dayanaklarımı Marksizm-Leninizm içinde kalarak açıklamaya çalışıyorum.
Teori olmadan bakış açısı gelişmez, bakışın etkileri, derinlere nüfuz etmez. Teori, Marksizm-Leninizmdir, bakış bu gözlükle gerçekliklere fener tutmak ve görünmeyen derindekilere bakıp, yüzeydekileri doğru okumaktır. Bize lazım olan bakış budur ve bu bakışı yükseltmeye çalışıyorum. Yeterli olamıyorsam, üç nedeni var; birincisi doğru anlatamıyor olabilirim; ikincisi anlama zorluğunun hâkim olmasıdır. Bir üçüncüsü ise, her ikisinin doğru olmasıdır. Hangisinin doğru olduğunu zaman gösterecektir. Ama zaman gösterecek diye, ben anlatmaktan ve daha doğru olanın, anlamaya çalışmak olduğunu düşünmekten vazgeçmeyeceğim. Acaba yanlış düşünüyor olabilir miyim ya da anlatamam diye düşünüp, anlatmaktan vazgeçilseydi, tarihte düşünce alanı hep kısır kalır, tarihin nesnel gelişmesinin, ilerlemesinin seyrinde konum almanın formüllerini bulmak mümkün olmazdı.
Örneğin, “yolu, Marks ve Engels önerdiğine göre, (revizyonizm) onlardan farklı yollara sapmak demektir. (revizyonizm), politik literatürde ve Bernstein’in kendisinin ilan etmesiyle Marks ve Engels’in görüşlerini revize etmek oluyor. Çıkışı Bernstein’ledir yani. O zamana kadar revize etmek kötü olarak anılmıyordu. Bernsteinin ilanı şöyle, “pek çok önemli noktada, Karl Marks ve Friedrich Engels’in teorisinde bulunan düşüncelerden ayrıldığımın tümüyle bilincindeyim”. Oysa kapitalist restorasyon için, son darbe vurulana kadar, sosyalist yönetimler, hep Marks, Engels ve Lenin’e bağlılıklarını dile getirdiler.” Şeklindeki ifadeden, bu ifadeyi bütünleyen “revizyonizm, içine girenlerin kendi savlarına göre, yine de sosyalizme giden yol sayılıyor. Ama kapitalist restorasyon, sosyalizmden kapitalizme dönüş oluyor. Dolayısıyla restorasyon süreçlerini “revizyonizm” saymak ve “bürokrasi” savlarıyla delillendirmek, kapitalizm yolunda sosyalizm beklemek oluyor.” İfadesini ayırarak ele alıp, bundan, revizyonizmin sosyalist bir yol olduğunun söylendiğini çıkartmak, bu anlamamaya çok güzel örnektir. Ama 21. Yy da ben buna, "anlamamak için gözlerini, kulaklarını kapatıp, başka türlü konuşmak" diyorum.
Marks’ın ünlü formülüne göre, insanların maddi varlığını belirleyen, bilinci değildir, bilincini belirleyen maddi varlıktır ifadesi, hem çok ve ezbere konuşulan ama hem de en çok dikkate alınmayan bir ifadedir.
Hem Bernstein’e ve revizyonizme olumsuz olarak her türlü eleştiriyi yöneltip, hem de Marks’ın ifadesinden ayrılarak, Bernstein’e yakınlaşmak, revizyonistist kampı çok net anlatmaktadır. Revizyonizmin özünden, maddi temellerinden uzaklaşıp, revizyonizmde bin tane yol olduğundan dem vurup, onu bir öznel iradenin kalıpları ile açıklamak, yani maddi yaşamı bilincin belirlediği düşüncesine savrulmak, bundan başka bir şey olamaz. Yani Bernstein’in ağababası olduğu revizyonizmi, birkaç kötü niyetli adamın öznel niyetinin yansıması olarak görmek, Marks’ın ifadesini hem çok kullanmak ama hem de bir şey anlamamak demektir.
Revizyonizmin de, maddi yaşamın üzerinden şekillenen bir bilinç kayması olduğunu göremeyince, revizyonizme öznel bir karakter yüklemek kolay olmaktadır. Yani bu görüşe göre, Sovyet sosyalizminde, kapitalist restorasyona kapı açan ve kapıları biriktiren bir maddi alt yapı yoktur ama bu yönde öznel bir çaba ve irade vardır ve bürokratik sınıf olarak ortaya çıkan bu irade, bu maddi yapıyı ortaya çıkarabilmiştir.
Bu gün aynı telden çalan “hakiki Marksistler” vardır ve onlar da, her şeyi bir öznel iradenin varlığı ve çabası çerçevesinde ele almaktadırlar. Daha doğrusu böyle ele alınması gerektiğini ve bunun hakiki Marksizm olduğunu iddia etmektedirler.
Ve altını çizmeliyim ki, ben hiçbir zaman “revizyonizm, yine de sosyalizme giden yol sayılır” demedim. Böyle anlaşılmasın diye de özellikle “(revizyonizmin) içine girenlerin kendi savlarına göre” vurgusunu ihmal etmedim. Yani ifadenin bütününden,” revizyonizm, içine girenlerin kendi savlarına göre, yine de sosyalizme giden yol sayılıyor.” Şeklindeki ifademden, “revizyonizm ne zaman sosyalist yol oldu?” sorusunu hak eden bir anlam çıkmaz.
Ayrıca, revizyonizm kavramı, içerdiği anlam bakımından, Bernstein’e gelene kadar olumsuz olarak ele alınan bir kavram ve yaklaşım değildi. Kaldı ki, Lenin’in özellikle bilinç alanında Marksizm’e yaptığı katkı, tam da Marks’ı revize etmektir ve olumlu bir revizyondur. Üstelik Bernstein’e cevap niteliğindedir.
Ve bir başka saplantı yaratma denemesi de, bu tartışmalardan, revizyonizme övgü içinde olduğumun ve onu savunduğumun, bu nedenle kapitalist restorasyonu öne çıkardığımın ayak izleri varmış gibi sonuç çıkartma denemesidir. Bunun uzantısı olarak da, Stalin’i fetişleştirerek model yapanların, bu tutumlarını görmeden, benim Brejnev’i fetişleştirerek övdüğüm izlenimi yaratma denemesi de cabası olmaktadır. Oysa önceki ifadelerimde özellikle vurguladım ki, anlatımımın bir objektiviteye dikkat çekmek için olduğu görülebilsin istedim.
Şimdi bir kez daha ve son kez üzerinden geçerek bu konuyu, ilgilenen herkesin önüne önemli ipuçları koyduğuma ve bu ipuçlarına eğilenlerin de, kendi ipuçlarının peşinden koşanların da kendi görüşlerini netleştirmek için gerekli çalışmayı yapacaklarına inanarak kapatıyorum. İp uçları bana aittir, kronolojik bilgiler, SBKP nin kongrelerinin ve yetkili ağızlarının bildirimleridir.
1959 yılı başında, SBKPnin olağanüstü 21. kongresi toplandı. Bu kongre kesin bir sonuç çıkardı. Sosyalizm SSCB de tam ve kesin bir zafer kazanmıştı. Bir yıl sonra,1960 yılında komünist ve işçi partileri temsilcileri konferansı,"...sosyalist devletlerin tek bir kampta toplanması, bu kampın artan birliği ve sürekli pekişen gücü, sistemin bütününde sosyalizmin tam zaferini temin eder." şeklinde bir kararı kabul ediyor.
Böylece, sosyalizmin zaferine dayanarak, toplumsal hayatın bütün alanlarında meydana gelen derin dönüşümler sayesinde, Sovyetler Birliğinin yeni bir gelişme evresine, komünist toplumun genel kuruluş evresine girdiği bütün dünyaya duyuruluyor.
21. Kongre, ulusal ekonominin yedi yıllık gelişme planını kabul etti. Sanayi üretiminin yedi yılda iki kata yakın artması öngörüldü. Tarım, ulaştırma, kültür ve bilimi geliştirmek, emekçilerin hayat düzeyini yükseltmek için, önemli tedbirler ön görülmüştü.
Kongre kararları doğrultusunda komünist emek hareketinin üyeleri başta olmak üzere, ülkeyi geniş bir sosyalist yarışma sardı. Bu hareket komünistlerle komsomolların girişimleri üzerine 21. kongre öncesi doğdu. Hareket "komünist gibi yaşamayı ve çalışmayı öğrenmek" sloganı altındaki sosyalist yarışmanın yeni, yüksek bir aşamasını damgalıyordu. 1961 Ekiminde komünist emek hareketine, 20 milyona yakın insan katılıyordu.
Yalnız yedi yıllık dönemin, ilk üç yılında inşa edilen elektrik santralleri tüm Afrika ülkelerinin santrallerinden iki kat fazla elektrik sağladı.
Sovyetler birliği, uzayın fethinde yeni ve büyüleyici başarılar kazandı. 12 Nisan 1961 de Sovyet kozmonotu komünist Yuri Gagarin, dünyada ilk uzay uçuşunu gerçekleştirdi. 6 ağustos, 1961 de, SSCB, komünist German Titov tarafından yönetilen ikinci uzay gemisini dünya çevresinde yörüngeye yerleştirdi.
21. kongrenin verdiği görev üzerine MK tarafından hazırlanan SBKP nin yeni program tasarısı,kamuoyunda tartışılması amacıyla ilan edildi. Tasarı, üç ay parti toplantı ve konferanslarında, işçi, kolhozcu ve memurlarla ilgili toplantılarda ve aynı şekilde askeri birliklerde tartışıldı. Tartışmalarda 9 milyondan fazla komünist, 73 milyondan fazla partisiz insan yer aldı. Tasarı oy birliği ile halk tarafından benimsendi.
1961 Ekiminde 22. Kongre toplandı. Bu kongrenin tarihi önemi, partinin yeni bir programını, SSCB’de komünizmin kuruluş programını kabul etmiş olmasındadır.
Bu programda komünizmin kuruluşu ile ilgili temel görevler şöyle belirtilir.
-komünizmin maddi ve teknik temelinin yaratılması;
- komünist ilişkilerin gelişmesi;
- yeni insanın oluşması
Bu görevler sıkı sıkıya birbirine bağlıdır ve bölünmez bir bütün meydana getirirler. Komünist hayat ilkelerini gerçekleştirmek için bunları birlikte yerine getirmek lazımdır.
Bu programda, komünizmin maddi ve teknik temelinin, ülkenin tamamiyle elktrifikasyonunu; ulusal ekonomi içinde kimya alanında genelleşmiş bir uygulama, bilimle üretim arasında sıkı bir bağlantı, ulusal ekonominin tüm dallarında teknik ilerlemelerin hızlı akışı, doğal kaynakların ve donatımının tam ve yerinde kullanılması ve iş gücünde emekçilerin yüksek bir kültürel ve teknik düzeyini içine aldığını belirtir.
Toplum geliştikçe maddi ve teknik temel güçlenecek ve mükemmelleşecektir. Ekonomik bakımdan daha verimli yeni sanayi dalları kurulacak, yeni tip maddeler ve enerji kullanılacaktır. Bilim ve tekniğin gelişme düzeyi, makinalaşma, otomasyon sürekli artacak ve üretici güçlerin büyük ölçüde gelişmesine imkan verecektir.
Elektrifikasyon SSCB’de baş rolü oynayacaktır. Emek üretkenliğinin sürekli yükselmesi komünizmin maddi ve teknik temelinin yaratılmasının zorunlu koşuludur.
Komünizmin maddi ve teknik temelinin kurulmasına paralel olarak komünist toplumsal ilişkilerin yerleştiği de görülecektir. Sınıf ayrımları ile diğer toplumsal ayrımların yavaş yavaş silindiği görülecek ve toplumun tüm üyelerinin gerçek bir eşitliğine gidilecektir. Komünizmde el emeğiile kafa emeği arasındaki farklılıklar da yavaş yavaş temizlenmiş olacaktır.
Sosyalizmin zaferinden sonra proletarya diktatörlüğü devleti,işçi sınıfının öncü rolü oynadığı bütün halkın siyasi bir örgütü haline gelir. Bütün halkın devleti,halkın tümünün çıkarlarını ve iradesini yansıtır.
Komünizmin kuruluşu bizzat halkın,onun enerjisinin ve sağduyusunun eseridir. Toplum üyelerinin bilinci ne kadar yükselir,verimli çalışmaları ne kadar yaygınlaşırsa komünizmin kuruluşu ile ilgili başarılar da o kadar büyük olur.
Parti düşünsel zenginliği,ahlaki temizliği ve vücut mükemmelliğini dengeli bir şekilde birleştiren bir yeni insan yaratmayı görev kabul eder. Genç kuşağın eğitimine özel önem gösterilir. Yeni insanın oluşması komünist kuruluş süreci içinde , emekçilerin ortaklaşmalarında, partinin, devletin ve toplumsal kuruluşların tüm eğitici eyleminin etkisiyle gerçekleşir. Parti, burjuva ideolojisi ve ahlakının belirtilerine, mülk sahibi zihniyetinin kalıntılarına, önyargılara ve boş inançlara karşı mücadeleyi komünst eğitimin tamamlayıcı bir parçası sayar. Komünist ideoloji ile burjuva ideolojisi arasında bir uzlaşma konusu olamaz...

Program, bu noktalara işaret ediyordu.

23. Kongre 1966 yılının Mart ayı sonunda Moskova’da toplandı. Kongre delegeleri hemen hemen 12.5 milyon komünisti temsil ediyordu. Kongrede sol sosyalist ve milli demokratik 86 parti temsil edilmişti.
Kongrede Leonid Brejnev tarafından SBKP nin çalışma raporu sunuldu. Kongre,SBKP MK nin politik çizgisini ve pratik çalışmalarını ve gene çalışma raporunda yer alan önerileri, vargıları ittifakla kabul etti.
Kongre SBKP nin proletarya enternasyonalizmi ilkelerine ,1957 ve 1960 da yapılan komünist ve işçi partileri konferanslarında ortaklaşa hazırlanan uluslararası komünist hareketin genel çizgisine sadakatini gösterdi. Kongre SBKP'nin, Marksizm-Leninizm ve proleter enternasyonalizmi ilkelerine göre uluslararası komünist hareketin birliğini güçlendirme yolunda çalıştığını bildirdi. Kongre, Partinin, komünist hareket içinde her türlü egemenliğe kaşı çıkacağını, tüm Marksist-Leninist partiler arasında gerçek bir eşitlik, kardeşçe ilişki ve sıkı bir iş birliği taraftarı olduğunu vurguladı. Kongre SBKP’ye yeni bir uluslararası komünist ve işçi partileri konferansı toplanması görevini verdi.

Bu sırada uluslararası durum son derece karmaşıktı. Emperyalistler, dünyada gerilimi artırmışlar, sosyalist devletlerle genç ulusal devletlere karşı bozguncu eylemlerini ve tertiplerini güçlendirmişlerdi. Birleşik devletlerin emperyalist çevreleri Vietnam halkına karşı caniyane bir savaş sürdürüyor,Cüba'ya karşı tertiplerini devam ettiriyor, Asya, Afrika ve Latin Amerika ülkelerinin içişlerine karışıyorlardı. ABD nin, NATO içindeki müttefikleri, özellikle Federal Almanya cumhuriyetinin intikamcıları, Avrupa’daki durumu gerginleştirmişlerdi. SSCB farklı toplumsal sistemlere sahip devletler arasında barış içinde bir arada yaşama politikasını sebatla uyguluyor enerjik bir şekilde uluslararası gerilimi azaltmaya ve barışı pekiştirmeye çalışıyor, emperyalist saldırganların içyüzlerini açıklıyor, saldırı kurbanlarına azami ölçüde destek ve yardım sağlıyordu. SSCB, sosyalist devletler ve gelişme yolundaki genç devletler ile ekonomik ve politik işbirliğini sağlamlaştırıyordu.
Kongre, barış içinde yaşama ilkesinin ezenler ve ezilenler, sömürgeciler ve sömürge boyunduruğu kurbanları arasındaki ilişkilerde uygulanmadığını, barış içinde bir arada yaşamayı sağlamlaştırmak ve geliştirmek için başta abd nin,Vietnam’daki saldırısına son verilmesi gerektiğini belirtti. Sovyet komünistlerinin, tüm Sovyet halkının istemini ve duygularını dile getiren kongre, abd nin Vietnam’a yaptığı barbarca saldırıyı lanetledi, saldırıdan vazgeçilemsini ve bütün yabancı askerlerin Vietnam’dan çekilmesin istedi.
Kongre kahraman Vietnam halkı ile dayanıştığını açıklayarak onu tamamiyle desteklediğini ve saldırganları tepelemek ve kovmak için istediği bütün yardımı vermeye hazır olduğunu bildirdi. Kongre tüm komünist ve işçi partilerini Vietnam'daki Amerikan saldırısına karşı mücadelede eylem birliğini sağlamak ve enerjik bir şekilde çalışmaya, Vietnam halkına ve emperyalist saldırının diğer kurbanlarına etkili bir yardım yapmaya çağırdı.
Kongre,emperyalizmin sebep olduğu ulusalarası gerilimin artması karşısında SSCB nin savunma gücünü artırmak ve diğer sosyalist ülkelerle birlikte dünya sosyalist sisteminin güvenliğini sağlamak gereğine karar verdi. Sovyet halkını emperyalistlerin davranışları karşısında daha da uyanık olmaya çağırdı.
Kongre Sovyetler Birliği’nin iç durumunu ayrıntılı bir şekilde ele aldıktan sonra yedi yıllık planın sonuçlarını, ekonominin ve kültürünün gelişmesinde, Sovyet halkının hayat düzeyinin yükselmesinde elde edilen başarıları memnunluk verici buldu. Sovyet bilginleri bu sırada, Ay’a Sovyet sputnikini göndermişti. Sputnik ay'ın ilk yapma uydusu oldu.
Kongre, komünizmin kuruluş programını geliştirmeyi, onun maddi ve teknik temelini yaratmayı öneren beş yıllık gelişme planını onayladı. Beş yıllık planın temel ekonomik amacı, bilimin ve tekniğin kazanımlarını azami ölçüde kullanarak, tüm toplumsal üretimin sınai gelişmesinin, etkinliğinin ve emeğin üretkenliğinin artmasını, sanayide güçlü bir artışı, tarımda yüksek ve istikrarlı gelişme hızını sağlamak ve bunun sonucunda halkın hayat düzeyinin belli bir şekilde yükselmesini, tüm Sovyet yurttaşlarının maddi ve kültürel ihiyaçlarının mümkün olduğu kadar karşılanmasını temin etmektir. Buna göre sanayide köklü bünye değişikliklerin yapılması, öncelikle ağır sanayiin modern ve en ekonomik dallarının geliştirilmesi öngörüldü.

Üretim araçları üretimi ile tüketim maddeleri üretiminin artış oranları birbirine yaklaşır. Ağır sanayii öcelikli geliştirme politikasına devam edilecektir. Ağır sanayi üretimi, 1966-1970 döneminde % 49 dan, % 52 ye çıkacaktır. SSCB nin sanayideki gelişmesinin modern düzeyi, tüketim malları sanayiini de daha hızlı geliştirmeye olanak sağlar. Tüketim malları snayiinin üretimi, beş yıllık plan gereğince % 43ten, %46 ya çıkacaktır. Elbise ve ayakkabı, soğutucu ve çamaşır makinası, televizyon ve radyo, yani çeşitli dayanıklı tüketim maddelerinin üretimi hissedilir ölçüde artırılacaktır. 1966 -1970 dönemi boyunca bütün olarak her sanayiin üretimi yarı yarıya bir artış gösterecektir.
Ayrıca, tarımsal üretimin düzenli bir şekilde artışını sağlamak önerilmektedir. Tarımsal üretimin yıllık ortalama artış hacmi, 1970 de,1965 e oranla % 25 artmış olacaktır. Başlıca özen tahıl üretimine gösterilecektir. Tarımdaki gelişmelerin belli başLı doğrultularını şöyle açıkladı. Toprağın verimlliğinin yükseltilmesi, tüm tarım bitkilerinden yüksek ve istikrarlı bir ürün elde edilmesi.
Beş yıllık plan süresince, şehir ve köy halkının hayat düzeyi arasında hissedilir bir yakınlaşma için çalışılacaktır. Köyde elekltrikleşmenin genişletilmesi ve tarımsal üretimi teknik planda sanayie yaklaştıracaktır. Kırsal bölgelerde suyu ve elektiriği ve kanalizasyonu bulunan rahat konutlarla, yeni klüpler, kütuphaneler ve toplumsal hizmet atölyeleri ile şehir tipinde yerleşim birimleri inşaatı kırsal hayat koşullarını, şehir hayat koşullarına yaklaştıracaktır.
Kültürel ve teknik düzeyleri bakımından kol emekçileri, kafa emekçilerine yaklaşacaktır. Halkın genel eğitim düzeyi hissedilir ölçüde yükseltilecek, bu, zorunlu orta dereceli genel eğitimin kabul edilmesi ile sağlanacaktır.
Genç Sovyet yurttaşları 1970 yılından itibaren çalışma hayatlarına orta öğretim görmüş olarak başlayacklardır.
Bu tarihte ülkenin yüksek öğretim kurumları öyle yaygınlaşacak ki, orta öğretimi bitiren her üç kişiden biri yüksek okulda öğrenime devam edecektir.
Sovyet halkının geçim koşullarının düzelmesi hızlanacaktır. Beş yıllık plan süresince halkın nufus başına gerçek geliri üçte bir oranında artırılacaktır. Köylülerin gelirleri yükselecektir. Tüm memurlar ve işçiler iki gün tatil hakkını kazanacaklardır. Kamusal tüketim fonları önemli oranda artacak, bu da, okul hastane, tedavi ve dinlenme istasyonları,turizm ve spor merkezleri tatil köyleri ve okul öncesi eğitim kurumları, yaşlılar ve sakatlar için bakımevleri ağının genişltilmesine ve ihtiyarlık sigortası aylığının artırılmasına imkan sağlayacaktır. Beş yılda, Sovyet yurttaşları 15 milyon dolayında yeni konut ile karşılaşacaktır.
Beş yıllık plan, genç milli devletlerle ve diğer sosyalist ülkelerle ekonomik işbirliğini geliştirmeyi görev kabul eder. Böylece Sovyetler Birliğinin bu yöndeki çalışmaları, dünya sosyalist sistemine bağlı ülkelerin bağını sıkılaştırmaya, bu sistemin gücünü artırmaya ve aynı şekilde Asyalı ve Afrikalı genç ulusal devletlerin durumunu pekiştirmeye, politik ve ekonomik bağımsızlıklarını sağlamlaştırmaya katkıda bulunur.
23. kongre, partiyi güçlendirme ve toplum hayatındaki öncü rolünü artırma konusunda çok çalıştı. Kongre parti saflarının arılığının, her komünistin saygınlığının, parti yaşamının bir kanunu olduğunu gösterdi. İşçiler, parti saflarında ve dışarıda egemen bir yerde bulunmaya devam edeceklerdi.
7 yıllık plan sırasında 4.5 milyondan fazla insan parti saflarına katıldı. Partinin saygınlığı artıkça üye sayısının da artığı görüldü. Bu koşullar altında partinin bazı örgütleri üye adaylarına karşı daha az titiz hareket etti ve hemen hemen isteyen herkesi üyeliğe kabul etti. Bu temelde kongre tüzükte bazı değişiklikler yaptı. Partiye girmek isteyen kişilere kefil olan SBKP üyelerinin de üyelik yaşı en az beş yıl olması şartı getirildi. Üyeliğe kabul için taban örgütünün toplantıda hazır bulunan militanlarının en az üçte ikisinin oyu gereklidir. Yalnız 23 yaşında bulunan gençler, komsomol aracılığıyla ve komsomolun şehir ya da bölüm komitesinin tavsiyesi şartıyla partiye kabul edilirler.
Kongre, parti organlarına, parti içi demokrasiyi ilerletmeye devam etmek, eleştiri ve özeleştiriyi geliştirmek için gerekli koşulları yaratmak, komünistlerin düşüncelerine ve önerilerine karşı daha dikkatli ve saygılı olmak konusunda görev verdi. Aynı zamanda parti içi demokrasinin partide sıkı bir disipline uyulmasını zorunlu kıldığını belirtti. Bütün komünistlerin eylem birliği, partinin başarılarının belirleyici koşulu olarak belirlendi.
23. kongre komünistlerin ideolojik eğitimine ağırlık verdi. Partiye önemli oranda yeni üye akını, komünizmin kuruluş görevlerinin karmaşıklığı, iki toplumsal sistemin uluslararası alanda çetin sınıf mücadelesi, bütünbunlar, komünistlerin Marksist-Leninist eğitim düzeyini yükseltmeyi, ideolojik yapılarını güçlendirmeyi, kadroların ideolojik politik düzeylerini yükseltmeyi emreder. Kongre, komünistlerin eğitimini Marksist-Leninist teoriyi verimli bir tarzda özümleyecek, her komünistin teorik bilgilerini, pratikte ustaca kullanabilecek, partinin programını ve kararlarını davayı bilerek gerçekleştirecek şekilde düzenlemek gerektiğini belirtti. Komünistler düşman ideolojinin iç yüzünü azimle ortaya koymak ve emperyalizmin davranışlarına şiddetle karşılık vermek zorundadırlar.
Parti, kitleler içindeki ideolojik ve politik çalışmaları Sovyet yurttaşlarında komünizmin pırıl pırıl ideallerine bir özlem, yüksek bir politik bilinç ve çalışmaya karşı komünistçe bir tavır, yurtsever ve enternasyonalist bir duygu uyandırmaktan ibaret olmalıdır. Kongre, genç kuşağın eğitiminin doğru bir şekilde düzenlenmesinin önemini vurgular. Gençlik, komünizmi günü gününe incelemeye, yüksek bir komünist bilince sahip olmaya, komünizm için yararlı çalışmalara hazırlanmaya, parti ve Sovyet halkının devrimci ve emek mahsulü geleneklerini gerektiği gibi değerlendirmeye ve bunları çoğaltmaya çağırır.
Kongreden sonra toplanan SBKP, mksinin genelkurulu, merkez komitesi ve sekreterlik seçimini yaparak, Leonid Brejnev’i SBKP mk sinin genel sekreterliğine getirdi.
Ve 24. kongre var, arkasından 25incisi ve 26ncısı. Bu dört kongrenin aldığı kararların ve bunların hayata geçirilmesinin 27 kongre tarafından övüldüğünğü, hatta yüksek değer biçildiğini göstermiştim. Oraya yeniden girmeyeceğim, ancak 24. kongrede alınanların sonuçlarının bazılarını aktarmak istiyorum.
SBKP nin 24 kongresinin direktifleri uyarınca, endüstri alanındaki üretim hacmi beş yılda % 43 oranında arttı. Çeşitliekonomik sektörlere 599 milyar Rubleden fazla yatırım yapıldı. Bu yatırımlarla üretimin sabit fonlarının % 50 oranında artması sağlandı.1965 ile karşılaştırıldığında bu fonlar iki katından fazla artış göstermektedir. Halkın yaşama düzeyinin yükseltilmesi büyük bir başarıyla gerçekleştirildi. Kişi başına gerçek gelir dörtte bir oranında artırlmıştır. Beş yıllık plan döneminde,56 milyon kişinin konut durumlarında gelişme görüldü. Sosyal tüketim fonlarından sağlnan yardım ve yararlar % 40 oranında artış gösterdi. İşçilerin memurların, kolhozcuların emeklilik ücretelriile bunlara sağlanan yardımların yanısıra, öğrenci bursları da yükseldi. Kırsal kesimdeki işçilerin yaşama şartları düzeldi. Dokuzuncu beş yıllık plan, halkın yaşama düzeyini belirgin bir şekilde düzeltme imkanı sağladı. Tarım gelişti, teknik donanımı yenilendi, kolhoz ve sovhoz ekonomileri güçlendirildi. 1973 yılı hariç,1972-1975 dönemindeki kuraklık nedeniyle istenilen ürün potansiyeline erişilememiştir ama sekizinci beş yıllık planına göre tarımsal üretim hacmi% 13 oranında arttı, yıllık tahıl üretimi 14 milyon ton yükseldi. Daha fazla et, süt ve hayvan ürünü alındı. 9.beş yıllık plan döneminde yakıt, enerji maden ve ham madde ihtiyacı karşılandı.
Bunlar, 25 kongreye sunulan raporda belirtilenlerdir.
Görüldüğü gibi, yani görünürde tuhaf olan ve aykırı giden bir durum yoktur. Sosyalizm kuruculuğu yönünde atılan adımlardan başka bir şey görülmüyor bir önceki kongrede alınan kararların yanlışlığı ya da eksikliği veyahutta sosyalizmin doğasına aykırılığı yönünde bir eleştiri ya da karşı çıkış yok. Bu 27 kongrede de yok. Ancak 27 kongrede dört kongre çalışması övülürken, son bir kaç yılın olumsuzluklarına dikkat çekiyor ve otoriter bir bürokrasiden söz ediliyor. Söz edenler Gorbaçov’un ekibidir. Oysa 23 kongreden itibaren , 26 kongre dahil hepsinde partinin önemli basmaklarında görev alanlardan oluşan bir yönetim kadrosudur, bu dört kongreyi olumlayıp, son bir kaç yılın otoriter bürokrasinin olumsuzlukları ile dolu olduğunu ve bu olumsuzlukların tümüyle öznel olduğunu söyleyenler. Yani antistalinizm yanında anti Brevnevcilik hemen bir politika oluyor. Bu tümüyle dışarıya verilen bir mesajın izlerini taşımaktadır. Hruşov, Stalin’in ölümünde ağlıyor yolumuz Lenin yanında, Stalin’in yoludur yollu konuşuyor ama çok geçmeden, bütün günahları Stalin’e yükleyip, onun üzerinden dışarıya mesaj vermeye çalışıyor. Verilen mesaj bellidir, sosyalizm ile kapitalizmi en azından bilinçlerde birbirine yakınlaştıracağını ve proletarya diktatörlüğünden vaz geçileceğini ilan etmek. Bu Stalin eleştirisi üzerinden yapılıyor. Aynı şeyi, Garbaçov, iktidara geldiğinde yapıyor. Brejnev’i önce övüyor sonra hem Stalin’e, hem de Brejnev’e Sovyetlerdeki günahları yıkarak, bunları temizlemeyi vaad ediyor.
Sovyetoloji soğuk savaşın ürünüdür. Amacı iki yönlüdür. Birincisi, Sovyet düzeninin gerçek gücünü bilmek ve buna dayanarak politika geliştirmek, ikincisi, batı Avrupa’da ve Kuzey Amerika’da yaşayanları, Sovyet düzeni ve sosyalist sistem konusunda yanıltmak. Sovyetologlar, bir yandan Sovyet düzeninin ne kadar kötü ve ısrarlı olduğunu ve diğer yandan da her an çökmek üzere olduğunu yazmakla görevlendiriliyor.
Detant (detente) döneminde sovyetoloji geriliyor. Batıda yükselen sosyalist tehdidin uzaklaştığı fikri batıdaki sovyetologlara ayrılan ödeneklerin kısılmasına neden oluyor. Sovyetoloji dinamiklerinin çok büyük ölçüde CIA nın kontrolü altında olduğu tüm dünyada genel kabul görüyor.
1980 Aralık ayında SBKP nin aldığı bir kararla ve hükümet kararnamesi ile kır kesiminde özel bostanları destekleme kararı alınıyor. Gorbaçov’un açılımlarında da görülen bu özel bostanları destekleme kararı, batıda, kapitalist restorasyon olarak kabul ediliyor.
Revizyonistist kamp, bunu görmüyor ama bir bürokratik sınıfın revizyonizmini görebiliyor.
Brejnev döneminde sovyet toplumu dayanıklı tüketim mallarında doygunluğa ulaşırken, tekstilde batı standartlarını yakalamıştı.
Sovyet toplumunda sorunların çözümü hep partiden bekleniyordu. Brejnev, partinin rolünü artırmaya çalıştı. Başarılı olmadığı görülmüştür.
Brejnev dönemini durgunluk dönemi olarak adlandıran Gorbaçov’un baş ekonomi danışmanı Aganbegyandır ve ücret makasının artırılmasını savunurken, aynı zamanda çiftliklerin bir bölümünü kiraya vermekten söz ediyor. (ücret makasının açılması Stalin döneminin politkasıdır. Eşit işe eşit ücret. )
Brejnev bunu düzelten liderdir. Revizyonististler bununla da ilgilenmiyor. Ama Stalin’e aşırı övgü ile Brejnev’i ve dönemini bürokratik revizyonistlikle eleştirebiliyor. Mahkum ediyor.
Diğer yandan, konut, hizmet ve temel besin maddeleri fiyatlarında artışa gidilmesini savunan Aganbegyana ve partinin bu yöndeki politikalarına ve ücret makasının açılmasına, Sovyet işçileri karşı çıkıyor. Aganbegyan bunu Brejnev dönemini eleştirmenin gerekçesi yapıyor. İşçilerin yeni düzenleme paketi için hazırlanamamış olduğundan yakınıyor.
Oysa brejnev döneminde sovyet yurttaşlarının giysi ve besin ihtiyacı önemli oranda karşılandı. Sovyet toplumu bir tüketim toplumu olma yolunda önemli adımlar attı.
Bu gerçekliğin bir yanı ,diğer yanı ise, partinin ve komünistlerin ve elbette işçilerin bunun etkilerini gördükleri ve aganbegyanın ağzından ortaya atılan politikalara karşı direnmeleridir.
Revizonisttistler bunu da görmüyor.
1980li yılların son çeyreğine gelindiğinde, batılı sovyetologları aratmayacak denli, Sovyet düzeni içinden Sovyet düzenini ve sosyalist sistemi kötüleyenler çıkıyor. Kötülemenin merkezinde özellikle Stalin ve Brejnev olmuştur. Sovyet düzenine ve sosyalist sisteme yöneltilen anti-sovyet, anti-sosyalist haçlı seferinin içerden geldiği açıkça görülüyorken, Garbaçov’un buna bir tepkisi olmamakla birlikte, Buharin ve Troçki’ye karşı Stalin’i haklı bulduğunu söyleyebiliyor. Bu takiyeden başka bir şey değildir. Geçmişe karşı gelişen tutumları nihilist olarak yorumluyor. Ama şunu söylemeyi de ihmal etmiyor; sosyalizmin otoriter-bürokratik bozulmasını, halkın insiyatif geliştirmesini engelleyen sosyalist düzen biçimlerini kabul edemeyiz diyor.
Suçlunun bürokrasi olduğunu ve bunun diktatörce yapıldığını öne sürüyor. Herhalde bir taraftan Stalin’e hakkını verip, diğer taraftan Brejnev’i otoriter bürokrasi olarak açıklaması, toplumu perestroikaya hazırlarken bir denge kurmak ihtiyacından kaynaklanmaktadır.
Eşitçilik ve ortaklaşma nedir? Bu, sosyalizmin ayrdedici özelliğidir. Sosyalizm, eşitçilik ve ortak çalışma ve ortak tüketme demektir. Ücretlerde eşitlik en önemli ayırdedici özelliktir. Hem Stalin döneminde ve hem de Garbaçov döneminde bundan önemli oranda uzaklaşılmıştır. Stalin’in bu sorunda, pratiğin zorlamasına boyun eğmek zorunda kaldığını ve köylüden bozma işçinin fazla ücret verilmezse çalışmayacağında diretmesi nedeniyle ortaya çıkan sorunu eşitlikten uzaklaşarak çözmek Stalin’in en önemli mahkumiyetidir. Garbaçov döneminde ise bu, tümüyle kapitalizme özlem içinde olanların öne çıkmasının yansımasıdır. Ücret makasının artması için partinin poltikaları da, hükümetin kararları da uyum içindedir.
Oysa Brejnev dönemi, bunun düzeltildiği dönemdir. Hem tüketim kalıbı önemli oranda zenginleşerek arttı, hem de ücretler arasındaki fark son derece önemli oranda düşürüldü. Garbaçov döneminin ekonomik danışmanlarının Brejnev dönemini Stalin’le birlikte eleştirmesi çelişki taşıması bir yana, kapitalist restorasyon gerekçelerine dayanak yapmanın bir nedeni olabilir.
Aynı dönemde, batılı sovyetologlar, Gorbaçov liderliğinin yeni bir ideolojinin içeriğini hemen açıklamadığını ve partinin mukavemetinden çekindiği için ideolojisini adım adım ortaya çıkardığını ve Mihail Garbaçov’un ilk yıllarında, karşısındakiler görünürde bir takım ödünler verdiğini ve sonra bunları geri aldığını söylüyorlar. Stehanov hareketine başlangıçta övgüler yapmış olduğunu ama sonra Stehanov hareketini unuttuğunu ekliyorlar.
Saharov bir fizik profesörüdür. Ancak fiziği sorun olarak almıyor. Sorunu, insanlığın sosyalist ve kapitalist olarak ikiye bölünmüş olmasıdır. Bu büyük bir tehlikedir Saharov için. Dolayısıyla profesörlüğünü üstlendiği fiziği bir kenara bırakıp, bu sorunun üstesinden gelmeye adıyor kendisini. Bunun uygarlığın tehdidi olduğunu düşünüyor.
Saharov, anti-amerikan görüşlere çok kızıyor. Sosyalist ve kapitalist dünya görüşünün birbirine yaklaşamayacağını söylemek Saharov’a göre tam bir cinayettir. Saharov’un bir Amerikan taraftarı olduğu biliniyor. Kendisi bunu saklamıyor. 1988 yılında Reagan ile bilimler akademisinde görüşmesi için Garbaçov Saharov’u sürgünden geri getiriyor.
Sanayi üretiminde, 1950 yılında, bir teknik elemanın ücretinin işçinin ücretine oranı 175 iken, bu oran 1970 te 136 ya, a 1979 115 e gerilemiştir. Büro çalışanlarının ücretlerindeki oran ise, 1950 de 92 iken,1979 da 79 a gerilemiştir. Bu oranlar inşaat sektöründe daha da düşmüştür. Tarımdaki sonuç da inşaat alanındaki gibidir.
Buraya kadar kimi kongrelerin kararlarına dikkat çekerek de göstermeye çalıştıklarım, daha önce de dediğim gibi bir objektivitenin üzerinden geçmekten başka bir şey değildir.
Bunlarla ne Brejnev döneminin revizyonist bir bürokratizm, ya da bürokratik bir revizyonizm olduğunu, ne de olmadığını gösterir. Gösterenler, Marksizm’in temel dayanaklarında yer alıyor, görülemeyenler ise, bu dayanaklardan uzaklığı anlatıyor.
Maddi koşullardan gelen eksiklikleri yalnızca Stalin ile açıklamak materyalist bir bakış açısına çok terstir.
Bu, Stalin’i peygamber yapmaz ve onun yerinin Lenin’e yakın olduğunu yadsımamızı da öne çıkartmaz ama kurmuş olduğu sistemde bugün takılı kalmamızı da gerektirmez.
Stalin'in, nesnel nedenlerle sosyalizmin temel harcı olan, yapı taşı sayılabilecek denli önemli olan yeni insanın üretilmesini geri plana atmasını anlayabiliriz ama sonrasında bundan hep uzak kalınmasını anlamak zordur. Üstelik özellikle 21. Kongreden itibaren bu yönde kararlar alınmış ve her kongre bir önceki kararlar zincirini onaylamış, övgü ile ve de sadakat ile kendi kongre çalışmalarının başlangıcı olarak almış olması söz konusudur. Bu noktanın önemle üzerinde durulmasının hem Sovyet düzeninin çözülüşünü çözmemiz açısından ve hem de bundan sonraki sosyalist düzen kurucularına deneyim sunması açısından gerekli olduğunu düşünüyorum.
İlk planda çözülüşe rağmen önümüze düşen deneyler, tek çözümün sosyalizmde olduğunu ve sosyalizmin yeni insanın yani bu anlamda insanın yapısına uygun olan tek düzen olduğunu açıkça gösteriyor. Bunun üzerinden atlamak, sosyalizmi eleştirmek için başka ve bu gerçeği görmekten uzak gerekçeler aramak demektir.
Ben sovyetolog da değilim, tarihçi de değilim. Ortaya koyduklarım, sosyalizmden ümidini kesmemiş herkesin araştırıp bulabileceği gerçekliklerdir. Belki kullandığım cümleler ya da işaret ettiğim noktalar, sovyet sosyalizmi gerçeğini tam olarak anlatmama yeterli gelmiyor olabilir ama bu çok basit bir kuralla kolaylıkla aşılabilir. O kuralın adı anlamaktır. Anlamak, her zaman çok daha önemlidir.
Nisan mevsiminin sessizliği, Lenin’in o güne kadar ortaya koyduğu tezlerinin tam tersinin yansıması gibidir. Dışardan öyle görünüyor. Oysa tek fark hariç hiçbir terslik yok. Fark şudur: Lenin’in, tarihin akışının, gündemin birinci maddesinin iktidarın alınması olduğunu göstermesini görmesi ve bunu Nisan Tezleri ile haber vermesidir. Bunu göremeyenler ve farkı bütünleyenler Lenin’e hummalı bir hastalığa yakalanmış gibi bakıyorlar ve ondan uzaklaşıyorlar. Uzaklaşanların içinde en yakın arkadaşları da var. Lenin onların göremediğini görüyor ve anlıyor ve arkadaşlarına da anlatmaya koyuluyor. Ama onlar anlamıyor, hatta anlamak için çaba bile sarfetmiyor.
Lenin, tam zamanında gördüğü tarihin akışının gösterdiği gerçekliği, "oportünizmden kararlı bir biçimde kopmadan ve oportünizmin kaçınılmaz fiyaskosunu kitlelere anlatmadan, artık sosyalizmin amaçları gerçekleştirilemez ve işçilerin gerçek enternasyonalist birliği kurulamaz." diyor. Bunu der demez, anlamayanlardan daha çok da anlamaya çalışmayanlardan ayrılıyor.
O zaman da, bu gün de görülen en önemli gerçeklik, döneklerin, dönmeyenlerden nefret ediyor olmasıdır. Bunu hâlâ anlamayanlardan ayrılmak gerekiyor.
Uzlaşmacılar, bu gün de, uzlaşmayanlara, tekellere kini yüksek tutanlara kin kusarken, kendileri ile empati kurulmasını bekliyor ve uzlaşmacıların devrimci süreç üzerindeki olumsuz etkilerinin kırılması gerekiyor. Bunun tek yolu, tekellere duyulan kin yanında, tekellerin rejimini benimsetmeye çalışan uzlaşmacılara tiksinti duymayı bir yaşam biçimi yapmaktır.
Bana göre sosyalizmin kapitalist restorasyonunu bürokratik reviyyonizm ile açıklamak, sosyalizmi anlamamak yanında, sosyalizmden de, sorunlarından da kaçmak demektir. Bu savı hergün tekrar eden Troçkistler ve Maoistler, özellikle Hruşov’dan sonra, belki Brejnev’e gelindiğinde, reel sosyalizmde beğenilecek hiçbir şey bulmadıklarını ve sosyalizmden soğuduklarını gizleyememişlerdir.
Oysa reel sosyalizmde bürokratik revizyonizmden başka bir şey görmeyen Troçkist ve Maoistlerin göremedikleri değerler çok fazladır. Eksiklere işaret etmek önemlidir ama bu işaret yanında, bu değerlerden sevinç duymasını da bilmek gerekir. Duyulmuyorsa, sosyalizmi duyumsadıkları da söylenemez.
Sosyalizm, dünya işçi sınıfının düzenidir. Yere düşürülen sosyalizm, bayrağını başkalarının almasına izin vermek de sosyalizmi duyumsamaktan vazgeçmek demektir.
Öyleyse, sosyalizmi hâlâ duyumsayanların, bu revizyonist tezlere ayırdıkları zamanı, sosyalizmin eksiklerinin sabah akşam üzerinden geçerken, başarılarına sırt çevirmek için ayırdıkları zamanı, sosyalizm bayrağını kaldırıp, taşımak, başkalarının yanlış yerlere dikmesini önlemek ve en yükseğe dikmek için harcamaları daha doğru olacaktır. Bu, yani sosyalizm bayrağını yeni bir coğrafyaya ve en yüksek bir yere dikmek, sosyalizmin sorunlarını aşmak için en önemli ilaçtır.
Sovyet sosyalizminin çözülmesi, sosyalist dünyada insanları diğer aidiyetlerin çok üstünde ve çok daha kitlesel bir şekilde bir birine bağlayan en önemli ve, en geliştirici bir bağın gücünün azalması sonucunu getirdi. Sosyalizmin bayrağını, yanlış ellerin kapmasından ve yanlış yerlere dikilmesinden kurtarıp, yeni bir coğrafyada en yüksek yere dikmek, bu bağı da yeniden ve kopmamak üzere kuvvetlendirecek tek ilaçtır.

Fikret Uzun

04 OCAK 2011

Hiç yorum yok: