13 Mart 2015 Cuma

İKİ HABER BİR YORUM - TARİH EN BÜYÜK DOĞRULAYICIDIR VE ARTIK ÇABUK KARAR VERİYOR



İKİ HABER BİR YORUM - TARİH EN BÜYÜK DOĞRULAYICIDIR VE ARTIK ÇABUK KARAR VERİYOR

Tarih mi?

Bugünden geçmişe bakıp, geçmişten çıkarılan kavramla geleceği anlamaya çalışmak “tarih” oluyor; tabii, tarihi anlamak için bugünü çok iyi anlamak gerekiyor; böyle yapılırsa tarih en büyük silah oluyor; olmuştur!

Bu mektup, tarihin en büyük silah olduğunu hatırlamayı hatırlatmak içindir!

Bugün mü?

Önce geçmişe bakıyoruz ve pek uzakta değildir ancak öncesi de vardır; bu öncesinden başlayarak Kemalizmle birlikte, akıl ve cumhuriyet düzenini yıkmayı hedef aldılar ve amaçları daha koyu, zifiri diyoruz, bir karanlığı hâkim kılmak, emekçi sınıfları ve bu arada Kürt halkını, bu karanlığa kul-köle yapmak idi, ümmi de diyebiliyoruz ve bu uğurda, son on yılda hızlanarak önemli yol katettiler; tahribatları büyüktür!

Ancak tamamlayamadan, zayıflıkları ortaya saçıldı ve hem yobazlar ve hem de Kürtler birlikte kaybettiler!

Şimdi buradayız ve bu mektup aslında buradan ve birbirini teyit eden Haberlerle başlıyor ve bugünü anlatıyor!

Buradan “yaşasın Kürt ve Türk emekçilerinin cumhuriyeti” ve “kahrolsun cumhuriyet düşmanları” sesleri yükseliyor; onarmak için değil, yenisini yapmak için geliyoruz demektir!

Tabii bu kadar basit değildir!

Anlayana sivrisinek saz, anlamayan davul zurna az hatırlatmasıyla başlıyoruz!

I-HABER:

“Kürtlere bir ülke verelim bizim için savaşsınlar”-Tarih: 12-03-2015


?Kürtlere bir ülke verelim bizim için savaşsınlar? - ilerihaber.org


ABD'deki Cumhuriyetçi Parti'nin yükselen isimlerinden Senatör Rand Paul, “Kuzey Irak Kürtlerine devlet sözü verelim, bizim için daha iyi savaşsınlar” önerisinde bulundu.

II. HABER:

Bayık: Musul'da IŞİD'e karşı savaşırız - Tarih: 12-03-2015

Bayık: Musul'da IŞİD'e karşı savaşırız - ilerihaber.org

KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Cemil Bayık, "Bizden istenirse IŞiD'le, Musul'da da savaşmaya hazırız. Gerektiğinde Musul’un temizlenmesinde de yer alırız. Başka yerlerde de bu insanlık düşmanlarına karşı savaşırız" dedi.

VE TEYİT EDİLEN YORUM:

Musul’dan Kobani’ye - Deniz Hakan – 07 -03-2015

Deniz Hakan - Musul?dan Kobani?ye - ilerihaber.org

“…Amerika’nın Ortadoğu’daki iddiasını koruma amacıyla başlattığı yeni bir uzun savaş geliyor dedik; şu iki noktaya dikkat çekiyorduk:

Uzun savaş bir de-islamizasyon rüzgârıyla birlikte geliyor; öncelikli hedef Esad olmaktan çıkıyor; Amerika bu süreçte kendi safına çekidüzen vermeyi umuyor;başta Kürtler olmak üzere yeni ittifaklar, yeni ve daha modern ordular arıyor ve IŞİD’i gördüğü her yerde bitirmek üzere vurmak yerine, Amerikan yardımını bölge güçlerini bu yolda “terbiye etmek” için kullanmaya çalışıyor…”


“... On dokuzuncu yüzyılda Mısır, şeklen Türk egemenliğinde olmakla birlikte Hidiv sisteminde aslında İngiltere yönetimindedir. Şimdi ise Irak içinde, şeklen Bağdat’a ve aslen Amerika’ya bağlı de facto bir Kürt devleti kuruyorlar... Ancak bu politikanın içinde Musul’un Kürtlere verilmesi yoktur ve Kürtlere bahşedilen güçlü bir federasyon değil, Amerikan askerliğidir…”

“…Emperyalist cephe, Bolşevizm’in yayılmasını engelleyecek bir “tampon” arayışı içindeydi ve 1926’da Amerikan raporları Kürtler ile Ermenilerin devlet yönetme tecrübesine ve mevcut durumda yetisine sahip olmadıklarını, bir Kürdistan ya da Ermenistan’ın ayakta kalmasının pek güç olduğunu kabul ediyordu. Aranan tampon Türkiye olunca, İngiltere Musul’u aldı ve Şeyh Sait’i bastırırken Türklere karışmadı…”

“…Şimdi Amerika, Musul benimdir, diyor. Bu kez, emperyal devletlerin Türk egemenlerine uygun gördüğü, Kürtlerin de-türkifikasyonu’ dur; tampon işlevini yitirmiş Türkiye’ye ise Diyarbakır da fazladır. 2014 yazında Netanyahu, The Guardian’a Kürdistan’a İsrail’in talip olduğunu açıklıyor ve şöyle diyordu:

“Kürtlerin bağımsızlığını desteklemeliyiz” ve “Kürtler siyasal olarak İsrail cephesine siyasal bağlılıklarını kanıtladılar…”


“…İsrail, Kürtleri haremine dâhil etmek ister gibi konuşmaktadır. Peki, ama nasıl olacak, bu Kürdistan nasıl ayakta kalacak; İsrail ya da Amerikan ordusu doğrudan koruyamayacaksa, bir harem ağası şarttır. ..”

“…Demek, metreslikten harem ağalığına terfi var; ancak harem ağalarının kendi iktidarları yoktur ve haremin kimin olduğunu unutmamaları elzemdir…”

“…süreç”, islamizasyon ile Amerika-İsrail taşeronluğu getirmek için yürütülmektedir; bu anlamda Barzanileştirme demek yerindedir…”

“…KCK iddianamesinden okuyoruz, “09.06.2010 tarihli Avukatlar ile yaptığı görüşmede sonrasında Avukatlar tarafından düzenlenen Görüşme Notlarında” Öcalan’ın değerlendirmesidir:


‘İsrail bu bölgede Kürtlersiz yaşayamaz, boğulur. Bunun için on yıldır bir proje peşindedir. Güney’de küçük bir ulus-devleti kurduruyor, buna ihtiyaç duyuyor.’ Öcalan Irak Kürtlerinden, Barzani’den bahsediyor.

Devam ediyoruz, iddianamenin 665. sayfasından olduğu gibi aktarıyorum; avukatların Öcalan’dan ‘Suriye’de Kürtlere belirli hakların tanınması ve bazı belediyelerin verilmesi durumunda, Esad rejimini destekleyecekleri ve bu konunun Esad’a yazılı ve sözlü iletilmesi talimatını aldıkları’ yazıyor.

Bu ‘suçlama’ iddianamenin çeşitli yerlerinde tekrarlanıyor. Esad’ın Kürtlere sırtını dönmesi durumunda, Öcalan’ın ‘muhalif’ hareketin içinde yer alabileceği de not düşülüyor…”

“…Esad Kürtlere sırtını dönmedi; ancak Amerika, Ortadoğu’da kalıcı olma iddiası taşıyacaksa, Türkiye ve Suriye Kürtlerini “muhalif” harekete katmak zorunda…” “…Bunun bir ayağı olarak Türkiye’deki açılım sürecini kullandığını biliyoruz; kimilerinin “ulusal hareketin doğası” olarak “normal” gördüğü açılım/pazarlık süreci, emperyalizmin programıdır ve “normal” görenler de bunu “normal” görüyor, hatırlatarak geçiyoruz. Amerika, PYD ile Barzani’yi “birleştirmeyi” ise sayısız kez, sayısız konsey ya da anlaşma ile denedi. Başarıları, olduğu zaman bile geçici oldu…”

“…Amerika’nın Musul savaşı ilanını, Musul’a yerleşme planı olarak okuyabiliyoruz…”

“…Tekrar tekrar hatırlatmak gerekiyor. Barzani Musul hayalleri kurabilir; Erdoğan ve Davutoğlu IŞİD’e karşı vermeye zorlandığı ve zorlanacağı savaşta bir kez daha Amerikan pastasından birşeyler koparabilme umudu besleyebilir. Ancak, Amerika Kürtlere yer açarken Arapları düşünmek, en azından bir kısmını kendi yanında tutmak zorunda ve şimdiye kadarki işaretler Musul’u kendi yandaşı Sünnilere vermek istediği yönünde. Amerikan programında Türkler ve Kürtlere düşen, Amerikan askerliğidir…”

“…denge” hangi şekilde kurulursa kurulsun, Türklerin de, Kürtlerin de, bu programda, Musul’u alması değil, kendi askerlerinin kanlarını akıtarak Musul’u Amerika’ya vermesi öngörülmektedir…”

“…AKP, Amerika istediği ya da dayattığı zaman Musul’u Amerika’ya hediye etmek için çalışmaya ikna edilmiş görünüyor…”

Fikret Uzun


13-Mart-2015

Hiç yorum yok: