12 Kasım 2011 Cumartesi

"EN GÜZEL GÜN İÇİN" SON KAVGA

EN GÜZEL GÜN İÇİN SON KAVGA
BOP, kapitalizmin çöküşten kurtuluşunu sonsuza kadar mümkün kılma çabasının ve bu anlamda belki de son şansını kullanmasının ifadesi olan YDD nin parolası oluyor. Burada emperyalist kapitalizm başarılı olursa saldırılarını başka bölgelere kaydıracaklardır. Sırada şimdi uykuya yatırdıkları Latin Amerika var ve görüldüğü üzere, her tarafa yetişemiyorlar. Bu bölgede başarırlarsa, azgın köpekler misli saldırılarını o tarafa yöneltecekler. O nedenle BOP’u ciddiye alıp, Kapitalizmin oyunlarının bozulması için biraz akıl çalıştırmak gerekiyor. O nedenle de aklımıza sahip çıkmak gerekiyor. Yani başkasına ipotekli akıllarla bu oyunlar bozulmaz. Dolayısıyla kapitalizmi çöküşe götüren krizlerinde, kapitalistlerin bir bölümü ama büyük bir bölümü çökerken, küçücük bir bölümü ise daha da güçlenir ve azgınlığı, fütursuzluğu, sinsiliği de o denli artar. Böylece kapitalizm çökmekten kurtulur ama asıl kurtulan ve daha da avantajlı duruma gelen en büyük zenginlerdir. Bunun anlamı kapitalizmin çöküşten kurtulmadığıdır. Öyleyse olan nedir, öncesini hatırlamıyorum, ama hafızamda sıcak izleri olan bir on yıllık süreçte, kapitalizm çöküşünü, tarihin gerisine dönerek geciktiriyor yönlü bir fikir birliği olduğunu hatırlıyorum. Tıpkı Fransız burjuva devrimlerinde sınıf olarak dizginleri alan burjuvazinin, kendi yarattığı karşıtına karşı, feodal beylerle, soylularla işbirliği yapması gibi, şimdi de ortaçağa dönüş tüneli kazıyor. Bu tüneli kazarken, tünelin öbür ucuna gidene kadar kölelerini de oluşturuyor. Hem de "DEMOKRASİ" diye diye, SELF DETERMİNASYON" diye diye, kitleleri gönüllü köle olmaya hapsediyor. Tabii, solda görünen, halkın içinde sanılan sahtekârlar olmasa bunu başaramazdı. Ve şimdiye kadar olandan kat be kat fazla sahtekârlık dinamiği üretildi. Bununla birlikte, dinci akımların marifeti de en az o kadar önemli. Bunun için her türlü ideolojik saldırı mekanizması işletilirken, düşmanın adresi de değiştiriliyor, emperyalizm böylece düşmanlarını kendine yandaş yaparken, düşmanların bir bölümünü de kendi arasında kırdırıyor. Evet, emperyalist kapitalizmin BOP çaresi, bir ihtiyacın tezahürüdür, bu da bundan sonra, dizüstü yaşayanlar ayakları üzerine kalkamazsa, kaldırılamazsa, küçük, küçük köle cumhuriyetleri üzerinde yersiz yurtsuz, kişiliksiz, köleliğinden mutlu olan küçük insanların oluşturduğu toplumlar çağı yaşanacak demektir. Bu pek muhtemel görünmese de, tarihin ilerleme çizgisi açısından bir sapma olarak görünse de, bir süreliğine emperyalist kapitalistler bunda başarılı olabilir ve bu son çareleridir.
Ama yanı başında, başka bir son çare daha var, bu, çaresizliğini yaşayan, bunu diz üstünde durarak yaşayan, dizüstü durduğu için, çaresizliğinin müsebbibi olanları dev gibi gören ezilen ve sömürülen, insanlığından edilen halk kitlelerinin önünde duran çaredir. Bunun için bu kitlelerin ayağa kalkabileceğini düşünmesi değil, ayağa kalkması ve dizüstü durmalarına neden olan o dev gibi görünenlerin dev olmadığını görmeleri gerekmektedir. İşte püf noktası buradadır ve bunu gösterecek olan daha çok emperyalist kapitalizmin kendisi olacaktır.
Rusya’da Çarı Allah olarak gören yoksul kitleler, yenilmez olarak gören, köylü devrimciler, Japonların Rusya’yı yenilgiye uğratması ile Çarın yenilebilir olduğunu ve Allah olmadığını görmüşlerdir ve bunun sonucudur ki,1905 devrimi patlak vermiş, devrimlerin önü alınamamıştır. Ve hepsinde aynı hikâyeyi görüyoruz.
Sözün özü her çaresizlik, çaresi ile birlikte vardır. Çünkü her çaresizlik, çaresini de üretir. Burjuvazi devrimini gerçekleştirmek için, işçilerden, yoksul kitlelerden, soylulara, toprak sahiplerine, kiliseye kin besleyen kitlelerin öfkesinden ve gücünden yararlanmış ama iktidarını sağlamlaştırınca, bu güçleri ki onları da kendi devrimine katarak ve sonrasında sömürmek üzere bizzat kendisi yaratmıştır. Dolayısıyla, ezilen, sömürülenlerin kurtuluşu feodalizmde gerçek anlamda mümkün değilken, burjuva düzeni ile bu çarenin başkahramanı olacak olan işçi sınıfı ve bağlaşıkları bizzat kapitalizmin kendisi tarafından büyütülmüştür. İşte bu güç karşısında, o zaman bu güne göre daha güçsüz ve bilinçsiz olan ama daha çok deneyimsiz olan işçi sınıfını hem gaddarca ezerek ve hem de iktidarını sağlamlaştırmak için, bu saldırısında yendiği sınıfla işbirliğine girmekten, hatta yer yer iktidarı onunla paylaşmaktan veya ona teslim etmekten çekinmemiştir. Ama bu uzun sürmemiş, işçi sınıfı hem kendi düzenini kurmuş, hem de o düzenden daha iyi olduğunu göstermek için kapitalizm esnemiş de esnemiştir. Şimdi o noktadayız ve tarihte önemli olaylar iki kez olur önermesini hatırlayarak, bu önermedeki komediyi kapitalistlere yaşatmak için, ama daha önemlisi bu komediye rağmen, ezilen ve sömürülen kitlelerin trajedi yaşamasını engellemek için, çareye sıkı sıkı sarılmak ve onu, kapitalistlerin çaresizliğine döndürmenin hünerini göstermek gerekmektedir. Bu da akıl ile olacak bir şeydir. Akılla baktığımızda ise, hem çareyi görürüz, hem de bu çarede kümelenecek güçleri ve hem de bu çarenin önünü tıkamak isteyen çaresizlerin asıl adresini. O adres ise ABD-AB emperyalizmi ve onun bilumum işbirlikçileridir. Hepsi BOP içinde karargâh tutmuş korkudan tir tir titremekte ama bu korkularından kurtulmak için, bir "DEMOKRASİ" illüzyonuna hapsettiği kitleleri korkutmaya çalışmaktadır. Korku çift taraflıdır, her türlü zoru kullanması yanında, Allahı da devreye sokarak korkuyu artırırken, çareyi de "CENNET" e ötelemektedir.
ÖYLEYSE DÜŞMANIN ADRESİ HİÇ DE KARMAŞIK DEĞİLDİR. EMPERYALİZM, DİNSEL GERİCİLİKTİR, EMPERYALİZM, KOZMOPOLİTİZMDİR, ÖYLEYSE EMPERYALİZM ÇARESİZLİĞİNİN ZİRVESİNDEDİR. ONU ÇARESİZLİĞİNE GÖMMEK İSE AN MESELESİDİR ve şair dostumuzun, hocamızın dediği gibi, EN GÜZEL GÜN çok da uzak değildir. Yeter ki güçleri ve hedefleri iyi tasnif edelim, yeter ki, bu bölgede ABD-AB emperyalizminin ve işbirlikçilerinin yenilmez olmadığını bu bölgenin emperyalizme öteden beri, farkında olmasalar bile, sınıfsal bir öfke içinde olan halklarının görmesi için her türlü olanağı değerlendirerek emperyalist oyunları teşhir edebilelim, (sonrası zaten Afganistan da ve Irak’ta olduğu gibi ABD’nin hezimeti olacaktır), böylece ve EN GÜZEL GÜN İÇİN* ezilen, sömürülen kitlelere asıl düşmanın adresini net olarak gösterelim. Kapitalizm çoktandır çöküyor ve bu son çöküşü olacak, çünkü çöke çöke kurtuluşunu en diplere taşımıştır, bu son çöküşü ile düştüğü çukurdan kolay kolay çıkamayacaktır. İşte size bir SON KAVGA öyküsü ki, bu gün DÜŞ ise, yarın GERÇEK olacak bir öyküdür. Değerli hocama paylaşımı için şükranlarımı gönderirken saygılar sunuyorum.
Fikret Uzun
12 Kasım 2011
*En Güzel Gün İçin, Evin Okçuoğlu (Kora Yayın, 2011, şiir, 125 sayfa)

Hiç yorum yok: