22 Nisan 2011 Cuma

LENİN BUGÜN DOĞDU BİR KIVILCIM MİSLİ İNSANLIĞIN YÜREĞİNE

LENİN BUGÜN DOĞDU BİR KIVILCIM MİSLİ İNSANLIĞIN YÜREĞİNE

Lenin'in dedesi bir köle idi. ancak babası, tüm yoksulluğa rağmen kendisini yetiştirmiş ve iyi bir eğitimci olmuştur. Annesi ise, bir doktor kızıdır ve öğrenimini okula gitmeden evde görmüş, bir kaç batı dili öğrenmiş, geniş bir edebiyat bilgisi ile müziğe karşı sevgisi onun iradeli ve sağlam karakterli yapısını geliştirmişti. Ulyanov ailesi, Lenin’in ve diğer 5 kardeşlerinin, çok yönlü bir öğrenim görmeleri ve halkın ihtiyaçlarını karşılayacak yetenekte çalışkan, dürüst, alçak gönüllü ve hassas kişiler olarak yetişmelerini sağlamaya çalıştılar. Dolayısıyla Ulyanov ailesinin bütün çocuklarının devrimci olması bir rastlantı değildir. Çok okuması ile ve beş yaşında iken okumayı öğrenmesi ile anılan Lenin’in ağabeyi Aleksandr’ın Lenin üzerinde etkisi büyük olmuştur ve Aleksandr, Çara karşı bir suikast hazırlığına katıldığı gerekçesiyle 1887 de tutuklandığında ve idam edildiğinde Lenin 17 yaşında idi ve bundan çok sarsıldı. Aleksandr, çarın işkencecilerine direnmiş, suçu kabul etmemiş idi ama mahkemede, suçu üzerine alıp, diğer yoldaşlarını kurtarmak istemiş, ama hep beraber idama gitmişlerdi. Tıpkı buradaki, idam sehpalarını tekmeleyen yiğit gençler gibi. Ve Lenin" Biz bu yoldan gitmeyeceğiz" diyerek Çarlığa karşı savaşını başlatmıştı. Ve ilk öğrenci eyleminde,1887 nin aralık ayıdır, tutuklanmış, kendisini götüren polisle yaptığı konuşma tarih sayfalarına geçmiştir. Lenin’e polis memuru,"niçin isyan ediyorsunuz delikanlı, karşınızdaki duvarı görmüyor musunuz?" diye sorduğunda, Lenin’in yanıtı," duvar ama çürük bir duvar, bir dokunuşta yerle bir olacak " dediğinde 17 yaşında idi ve Çarlığa karşı devrimci savaşımı fiilen başlamıştı. Şimdi okumaktan sıkılan, okumuşlar diye bellediklerinin dudaklarından döküle ve çoğu yalan, yanlış kelamların peşinden gitmeyi devrimcilikten sayan gençlerin Lenin’in hayat hikâyesini okumaları ve Lenin olarak tarihe geçmesinin tesadüf olmadığını görüp ders çıkarmaları gereklidir. Lenin, Lenin olurken, şimdiki gençler gibi esinlendiği, bilgilerinden yararlandığı kişiler olmuştur elbet ama bilgilerinin kaynağını bunlarla sınırlamamış, kendisi Marks ve Engelsin yapıtlarını, tek bir harf bile kaçırmadan derinlemesine incelemiş ve bununla birlikte ilk elden öğrenmek için başta Almanca olmak üzere yabancı diller öğrenmeyi de ihmal etmiyordu. Ve aynı yıllarda, Komünist Manifestoyu, Almanca baskısından, Rusça’ya çeviriyordu. Böylece kendine özgü devrimci enerji ve inanmışlığı ile Marksist öğretinin propaganda alanını genişletiyor yani Öğretmeni sayılan Plehanov’un anlattıkları ya da propagandaları ile kendini sınırlamıyordu. Daha sonra, Narodniklerle ve Plehanov’la da ideolojik olarak mücadeleye tutuştuğunu hepimiz biliyoruz. Lenin bunları yaparken yani devrimci Marksist yola girerken, abisinin idam edilmesinin etkisi de olabilir ama bu etki sadece, en doğru yolu bulmasında itici bir etmen olmuştur sadece. Bu olay, Lenin’i intikam duygusuna değil, sınıf kinini en doğru bir şekilde kullanmanın teorisini düşünmeye itmiştir sadece, biz böyle yapmayacağız derken, ağabeyi Aleksandr’ın yiğitliğini yadsımıyor, ama bundan ders çıkarıyordu. Çıkardığı dersler bir döneme damgasını vurmuş ve sosyalizmin 70 yıllık fiziksel yaşanmışlığını dünyaya göstermiştir. Şimdi, insanlık, ezilen, sömürülen emekçi halklar, Sosyalizmin yaşanmışlığı ile yürüyorlar. Ve Lenin’in 17 yaşından itibaren çıkardığı dersleri, bu derslerden çıkardığı sonuçları teorilendirmesi yanında, bunun fiziksel sonuçlarını da dosta düşmana göstermesi, gençlerin bir kez daha üzerinde durmaları ve kendi aklı ve gözleri ile okuduklarından ders çıkarmaları ve kendilerine özgü bir şekilde devrimci savaş yoluna girme cesaretini göstermeleri gerektiğinin derslerini taşımaktadır.
Yani etraflarında ille bir devrimci arayıp, onun peşinden gitmek, onun okuduklarından söylediklerini ezberlemekten ve hatta çokça, buna bile gerek görmeyip, kendilerini devrimci ve okumuş bellediklerinin dediği yoldan gitmekle sınırlamaktan kurtarmaları gerekmektedir. Lenin gösterdi ki, aslında gösteren yaşamın yeşil ağacının dallarından sarkan nesnel gerçekliklerdir, Lenin sadece bunu, kimsenin göremediği bir zamanda görerek teorilendirmiş ve yaşamın nesnel akışının nereye varacağını Marksizm’in kurucularının dediklerini çok net anlayarak formüle etmiştir,teori olmadan devrim olmazdı ve öyle de oldu. Üstelik Lenin devrimci teoriye, Marks’ın çok net ve oldukça anlaşılır biçimde formüle ettikleri değişim, Revolüsyon, devrim düşüncesine, Bir iradi varlığı,devrimciyi sokarak, bununla birlikte işçi sınıfına bilincin,fabrikada olması nedeniyle kendiliğinden gelmeyeceğinin ifadesi olarak, onlara dışarıdan bilinç vermeyi formüle etmiş ve öğrencileri,aydınları işçilerin arasına göndermişti.
Şimdi yaşadığımız dünyada görüyoruz ki, işçi sınıfı, emekçiler, hatta onlara bilinci götürecek olan aydınlar, öğrenciler teoriden özellikle uzaklaştırılmak, teorisiz örgütlerin içine hapsedilmek istenmektedir. Fabrikalardan Marksist teoriyi, işçi sınıfının zihnini açacak teoriyi uzaklaştırıp, fabrikalara dini, tarikatları, hurafeleri sokmaya çalışmaktadırlar. İşte bu nedenle bu gün, gençlerin önünde duran, öğrencilerin, aydınların, Marksist olma konusunda iddialı olanların önünde duran görev, en ileri teoriyi işçilerin, emekçi halkların önüne koymak için, akıl gözleriyle, Marksizm-Leninizm’in sayfalarını didik, didik etmeleri ve yaşamın yeşil ağacından sarkan nesnelliği, derinlerden çekip almalı, işçilerin, emekçilerin önüne boylu boyunca koymalıdırlar. Böylece, en ileri teori can bulacak, en ileri devrim için tarihi hızlandıracaktır. Öyleyse gençler, Lenin’in gökten mesih misli inmesini beklemeden, kendileri yeni Leninler olma cesaretini göstermelidirler. Lenin’in hayat hikâyesini öğrenerek başlayabilirler.
Burada görecekleri, Lenin’in Marksizm’den aldıklarının temel devrimci eksen olarak, sınıf savaşı-sosyalist devrim ve Proletarya Diktatörlüğü öğretisi olduğunu ve devrimci teoriyi geliştirirken bu eksenden hiç ayrılmadığını göreceklerdir. Ve devrimci bir sınıf partisine ne kadar çok önem verdiğini, bunun için özel olarak ve birilerinin kurmasını beklemeden çabaladığını ama bunun için uğraşırken, taşıdığı en birincil perspektifin, elbette diğerlerinin önüne mutlak olarak koymadığı ve diğerlerinin işleyişini duraksatmadan öne çıkardığı, teori olduğunu dolayısıyla ideolojik mücadeleye birincil önem verdiğini göreceklerdir.
İşte bu nedenle parti fikri ile birlikte, ISKRA’yı yani devrimci bir yayın organı fikrini öne çıkarmış ve ilk önce bunu kurmuş ve Marksist öğretiyi, Rusya’nın günlük hayatının sorunlarıyla emekçi kitlelerin ihtiyaçlarıyla bağlayarak Marksizm’i, işçilere yakın ve anlaşılır kılmayı tasarlıyordu.
Şimdi, her taşın altından, teorisiz parti karikatürleri çıkmakta, emekçilerin günlük çıkarlarının peşine takılmış, Marksist teoriden çok uzak hele sınıf mücadelesi-sosyalist devrim-proletarya diktatörlüğü öğretisinin zihin açıcı perspektifine dudak ucuyla yakınlık kuran, pıtırak misli parti girişimcileri türemiş ve gençleri bu hapishanelere davet etmek için her türlü hokkabazlığı yapmaktadırlar.
Teorisiz devrim olmaz, devrim teorisiz ilerletilemez, ilerletilen devrimin sosyalizmi kurması da teoriye ihtiyaç duyar. Teori ise, toplumun nesnel gerçeğinin bir yansımasıdır. Yani teori, nesnel gerçeklik ile denklik taşıyan fikirlerin bütünüdür. Ancak böyle, insanlar maddi yaşama değiştirici, dönüştürücü yönde hükmedebilirler. Aksi takdirde, insanın doğa ve toplum karşısındaki nesnel güçsüzlüğü sürgit devam eder ve bunun öznel yansıması olan tanrı fikrinin esiri olmaya devam ederler. İşte emperyalizmin Yeni Dünyasında hayal ettiği düzenin harcı bu olacaktır. Ama kapitalizmin ürettiği çelişkiler o kadar güçlü ki, bu bile para etmiyor. Etmeyecek.
Bu gün Lenin’i hatırlayanlara, Lenin’i dudak ucunda anmaktan kurtarıp, emekçi halkların, işçi sınıfının, sosyalistlerin, komünistlerin, devrimcilerin umutlarına asacak mesafeye taşıyan, zalimlerin, vadesi dolmuş bezirgânların korkulu rüyası olmasının devam ettiğini gösteren mesafeye taşıyanlara şükranlarımla.
Fikret Uzun
22.nisan 2011

Hiç yorum yok: