11 Ocak 2013 Cuma

BÜYÜLÜ SAKIZ



BÜYÜLÜ SAKIZ
Öyle olur, böyle olur; yok öyle değil, böyle olur! Kim bilir belki de başka türlü olur!

Silah bırakmak!

Bırakır mı, bırakmaz mı? Bırakırsa şöyle olur, bırakmazsa başka türlü olur !

Çok güzel bir sakız ve herkes neye inanacaksa, neyi bekliyor ise veya neyi beklemiyorsa, ona uygundur; bu sakız, tam da zamanında çiğnetilmektedir.

Ancak Kürt halkını da Türk halkını da bu sakız ile tatmin edebileceklerini onlar da beklemiyorlar ama bir şovdur ve işte böyle, bu şov acabalarla, olur mu, olmaz mılarla, olursa ne olur, olmazsa ne olurlarla bir beklenti ve herkese uygun bir umut yayacak diye çaresizliklerine çare yaratmaya çalışılmaktadır.

Kimin çaresi mi? Kürt-Türk gericilerinin ittifakının, Kürt reformistlerinin ve ABD emperyalizminin, ABD emperyalizminde ille de "dost" renk görenlerin ve göstermeye mahkum edilenlerin ve tabii yerli tekellerin çaresidir ve "Kürt çözümü" nün araçlarından biri olarak bu sakızdan çare üretmeye çalışılması son derece anlamlıdır?

Ancak bu sakız fazla çiğnenirse, yapışır kalır ve sakızı tükürmek de, yutmak da mümkün olmaz; yani, adı üstünde "yol haritası"! ve "yol"un "harita"sının üzerinde de yol alınsa, "harita"nın gösterdiği "yol"da da yol alınsa, mutlaka bir yere varılacaktır ve önemli olan da budur!Ama gerçekte nereye varılacaktır, bu da önemlidir ama sakızı çiğnetenler için değil!

Yani tek dert çaresizliğe "çare"dir ve sakızlar araçtır.

Ne o yoksa onca zamandır sakız çiğnetildiğinin farkında değil miyiz !

Çiğnetilenlerin hepsinin sakız olduğunu göremedikçe daha çok sakız çiğneriz ve tükürmeye de, yutmaya da korktuğumuz, bu korkudan kurtulsak bile bu kez de çürüyerek aklımıza da bulaştığı için tüküremediğimiz ama aklımızın da kabul etmediği sakızlar, aklımızı da çürütmeye başlar ve "olsa da olur olmasa da olur, yeter ki Kürtler sağ olsun - ya da Kürtleri sevmeyen ölsün!" der, çıkarız işin içinden!

Sonra da birisi çıkıp;" eee ! ne oldu şimdi, hepsi bunun için mi idi ?" diye sorarsa, demediğimizi bırakmayız ve artık çiğneye çiğneye bütün çenemize ve çürüyerek aklımıza yapışan sakızların hepsini birden bu soruyu soranların önüne kusarız! Geride yalnızca çürümüş bir akıl ile oynanan sakız oyunları kalır!

Peki, sonuç olarak "sorun" çözüldü mü yani?

"Sorun"u çözmek istemiyorlardı ki çözülsün! diyecek olur birisi; ama çürümüş sakız kusmuklarını hatırlar ve "kime söylüyorum ki!" diyerek kendi yol haritasının üzerinde ilerlemeye devam eder!

Geride kalanların kimler olduğu ise, ancak ve ancak haritadan ve yanlış yoldan çıkıp, doğru yoldan ilerlendiğinde birikenlerden ve bu birikenlerin içinde görülmeyenlerden anlaşılır!

Hepsi budur ve gene de siz bilirsiniz ister çiğnemeye devam edin, ister etmeyin ama çiğnediğiniz bir egemen işi sakızdır ki, egemen sınıfın egemen politikasına mahkum olanlar için birebirdir ve bu mahkumiyete prim vermeyenler için, tatsız tuzsuz bir şeydir ve çiğnenmesinin mümkünatı yoktur.

Fikret Uzun
11.Ocak 2013

Hiç yorum yok: