31 Aralık 2012 Pazartesi

2013e GİRERKEN

2013''e GİRERKEN
Son saatlerini yaşadığımız 2012 yılı, Emperyalistlerin ve işbirlikçilerinin, Türkiye'nin emekçi halklarını sürükledikleri ortaçağ karanlığına yönelik adımlarını, birer birer olsa da, sonrasında iki adım "ileri"ye yani ortaçağ karanlığına atmayı planlasalar da geri atmaya alışmak zorunda kaldıkları bir yıl oldu; onlar , adımlarını geri atmayı poltika sayarlarken, bu aynı yılda, kendi siyasi ve ekonomik kaderlerini yaşayan toplumsal dinamikler, kendiliğindenlik yönü ağır basan bir hareketlilikle adımlarını iki adım öne atabildiklerinin ve daha fazlasını da yapabileceklerinin pratik bilinci ile kucaklaştılar ; bunun arkasından emperyalistlerin takımı üç adım ileri atamazdı ama iki adım ileri atabilirdi ve bu da, toplumsal dinamikleri birkaç adım daha atmaya iteklerdi ve haliyle, emperyalist takımın, her şeyi göze alıp, hesapsız kitapsız ve hazırlıksız "zor"unu dökmezse, bir iki adım daha geri atacağını gösteriyordu .
Buna diyalektik deniyor ve egemen sınıf "zor"unu dökemezse, bir iki adım geri atmasının zorunluluk olduğuna ve bu zorunluluktan bir özgürlük çıkma ihtimalinin yüksekliğine işaret ediyor. Fakat dediğim gibi, bu zorunlu ve nesnel adımlaşmaları, ancak ve ancak emperyalist takımın hesapsız kitapsız, her şeyi göze alarak dökeceği "zor" sekteye uğratabilirdi ama son tahlilde bu adımlar, zorunlu olarak özgürlüğü beslemekte idi,besliyor da.
Tabii bu özgürlükte nesnellik değil, öznellik var, zorunluluğun nesnelliği ile özgürlüğün öznelliği buluşma eğilimini çoktan gösterdi ve buradaki özgürlük, iradeyi, devrimci iradeyi ifade etmektedir.
Bu özgürlük, toplumsal güçlerin aynı nesnel zemindeki yer alımını,devrimci iradenin politik hüneri ile bir araya getirebilirse, elbette diyalektik burada da işleyecektir, yani toplumsal dinamiklerdeki kendiliğindenlik- ki bu rüşeym halindeki bilinçtir - ile devrimci iradedeki politik güç ve hüner, birbirini ileriye yönelik olarak etkileyecek ve emperyalist takım, özellikle de onunla işbirliğindeki takım, önemli oranda geri adım atacaktır ve iktidarı hemen bırakmasa da, muktedir olma yetisi son derece zayıflayacaktır.
Ve görüyoruz ki,bu resmettiklerim,olmaktadır ve hızlanıyor; işte 2012 de olan budur ve bu olanları doğru dürüst okuyanlar,özellikle de ahmaklıktan kurtulanlar,okuma konusunda öteden beri sıkıntı çekmeyenlerin iradesi ile bütünleşerek,sahtekâr dinamikleri sırtlarından ve toplumsal dinamiklerin içinden atacaklardır; böylece,2012 de olanları, daha ileriye götürecek saflığı,daha doğrusu nesnel ve öznel güçlerin saflaşmasını, daha net ve daha güçlü hale getireceklerdir.
Bu hal, kitlelerin dizüstü durumundan kurtulmayı düşünme eşiğinin ötesinde bir eşiktir ve dizüstü durumundan ayağa kalkma iradesi göstermek için ayağa kalkmaya başlamış oldukları eşiktir ki, bundan sonrası toplumsal dinamiklerde sürekli bir yeniden saflaşmayı, ayrık otlarının ayıklanmasının hızlanmasını ve sınıf mücadelesinin, politik irade ile ve kararlı bir örgütlülükle ileri doğru sıçramalar yaratmasını tetikleyen veya örgütleyen, kazanımları biriktiren ve sonul hedefle bağlayan eşik olacaktır.
BUNUN ADINI VEYA FOTOĞRAFINI ESKİMİŞ FORMÜLLERLE ÖLÇMEK DE TARİF ETMEK DE ZOR VE GEREKSİZDİR; ARTIK YEPYENİ BİR NESNEL DURUM ORTAYA ÇIKACAKTIR VE BU NESNELLİK, ESKİ FORMÜLLERDEN BİN KAT DAHA GERÇEK VE BİN KAT DAHA İLERLETİCİ OLACAKTIR.
Bu an'a, pratiğin teorinin önüne geçtiği an demek uygundur ve teori, bu yeni pratik ile bütünleşip, bu pratiği daha ileriye bağlayan kılavuzluğu sağlarsa, işte o zaman en tam ifadesiyle emperyalizm henüz yenilmemiş olsa bile, işbirlikçileri kesinkes yenilmiş olacaktır ki, bu dinamiğin, sadece bizim topraklarla sınırlı kalmayacağı, bölgede biriken çelişkilerin yumağını çözeceği için, Türkiye’nin ve Kürtlerin de içinde olduğu ve bu ikili ile bağlı bütün halkları da kapsayacağı için, bu anlamda bu en geniş bölgesel coğrafyayı da kasıp kavuracak bir toplumsal dinamik rüzgârı ile bütünleşeceği ve en azından bu bölgede emperyalizmin yenilmesini hızlandıracağı kuvvetle muhtemeldir.
İşte 2012 ye ve özellikle de son anlarına damgasını vuran ve emperyalizmin ve de işbirlikçilerinin çaresizliğini yansıtan olan bitenlerin bir adım ileri, iki adım geri dozunda seyretmesi bundandır; yani emperyalistler ve işbirlikçileri, hem çaresiz ve hem de güçsüz noktaya doğru sürüklenmektedirler ve her şeyin pamuk ipliğine bağlı olduğunu gördükleri için, hep kenarda tuttukları "zor"unu en tam ifadesi ile devreye sokmaya korkmaktadırlar.
Bu arada ve hızla belirginleşerek, emek sürecindeki çelişkilerin keskinliği artmakta ve bunun önünde engel olarak öteden beri var olan ama son 10 yılda altın çağını yakalayan dinci akımların sağladığı "sulh" ortamı, yani sınıf barışı ortamı dağılmakta ve işçiler, emekçiler, sınıf bilincini hatırlama yönünde her gün daha çok çelişki ile karşılaşmakta ve bu çelişkilerin üstünü örtmeye çalışan sendikacıları, işçi liderlerini, toplumsal dinamiklerdeki sahtekârları ayırt etmekte ve en önemlisi işçi sınıfı, kendi gizil gücünün farkına daha fazla varması ve bu anlamda kaderini ele alma kararlılığını artırması ile hafızasına kavuşması gerektiğini daha netlikle sezmeye başlamaktadır.
Bu sezginin 2012 nin son anlarına sığması tesadüf değildir;çünkü 2012 nin bu son anları, asıl çelişkinin üzerinin,başka çelişkilerle ve daha çok laboratuarlarda üretilen teorilerin yarattığı çelişkilerle örtülmesinin artık zorlaştığı bir zaman dilimidir.
Öte yandan, Kürt coğrafyasında emek bakışlı Kürtler, emperyalizmden dost olmayacağının ayırdına daha açıklıkla varmakta ve emperyalizm, bu coğrafyada kaş yapayım derken göz çıkarmaya başladığının farkında olarak çaresizlikle kıvranmaktadır.
Ve toplumsal dinamiklerin en başında ve en kararlı bir noktaya evrilen antiemperyalist, antikapitalist devrimci-demokrat dinamikler, Kemalistler, yurtseverler, şeriata karşı cumhuriyeti savunanlar, laiklik momentinde birleşenler, aydınlar, sanatçılar, gençler, emekliler ve bu dinamiklerden etkilenen sol/sosyalist örgütler, hem öne geçmiş ve hem de sınıf ekseninde buluşmadan ilerlenilemeyeceğinin bilincine varmış olarak hareketliliğini artırmakta ve toplumsal güçlerin karşılıklı yer alımı konusunda önemli açıklıklar sağlamaktadırlar.
Bunun hepsi birden, 2012 de olanları harekete geçiren ama nesnel rengi daha ağır basan bir öznelliğin ifadesidir. Bunun anlamı, öznel iradenin,henüz bu nesnellik ile yeterince kucaklaşmamış olmasıdır.
Öyleyse, biz bu fotoğrafın, sınıfların karşılıklı ilişkisinin daha bir netlikle ortada olduğu bir zeminin resmini verdiğini söyleyebiliriz.
Buna göre, bu zeminde nesnel olarak biriken,başka ifadeyle emperyalistlerin ve işbirlikçilerinin dayatmaları ve saldırıları ile nesnel olarak aynı eşiğe sürüklenmiş olan bu toplumsal güçler, yani emek bakışlı Kürtler, hızla dönüş yapan Kemalist dinamikler ve kemalize olan kitleler ve işçilerin - emekçilerin,şimdilik sahipsizmiş gibi görünen,önünde arkasında devrimci bir irade yokmuş gibi görünen ama içten içe ve hemen hemen tamı tamına kendiliğinden bir renk ile dizüstünden kurtulma ve ayağa kalkma iradesi biriktiriyor olmalarında kendini gösteren güç ve iradenin yumak haldeki birlikteliği ve bunu öteden beri izleyen,anlam veremeyen ve kendinden bağımsız gören ama bütün üstü örtülen çelişkilerden bireysel olarak olumsuz biçimde etkilendiğinin farkındalığını içten içe yaşayan ama yoğun bir ideolojik saldırı içinde olan, emperyalistler ve işbirlikçisi tekeller ve bu işbirliğinden medet uman toplumsal ve sınıfsal katmanlar dışındaki bütün kesimler,bu ideolojik saldırının yarattığı ideolojik hegemonyadan ve pratik ifadesi ile "demokrasi" illuzyonununun etkilerinden kurtulmaya başlamış ve daha net fotoğraf veren yumak haldeki nesnel ve devrimci renk taşıyan muhalif güçlerin etrafını örmeye başlamasından doğan ve bir dönemeç noktasına doğru ilerleyen bu güç, 2012 de olan biten ve bakiyesini ise 2013 e devreden tarihsel aktörlerin iradesini resmeden bir güçtür.
Şimdi iş, fener tutan ellerde, akıl taşıyan yüreklerde yani politik hünerlerdedir.
Politik hüner, kesinkes ve ikircimsiz, yaşamın önümüze getirdiği gerçekliğin, alışılagelmiş veya ezberlenmiş teorik formüllerden çok daha gerçek ve elle tutulur olduğunu görmeyi emretmektedir ve politik hünere içerilmiş bu emir, yaşamın taşıdığı gerçeklikten süzülen bir emirdir ve bu emri doğru değerlendiren politik hüner sahibi ama akıl ve yürek, bu anlamda bilimsel bir inanç taşıyan aktörler, hızlanmış olan tarihin sürüklediği dönemece doğru ilerleyen kitleler ile birlikte tarih yaratmayı başaracaklardır.
İşte 2013,bu sıçramalara gebe olan dönemeçlerin yaşandığı tarih sahnesi olacaktır.
Artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktır ve egemen sınıf kendi çelişkilerinde boğulurken, egemen politikasının ve ideolojisinin hegemonyası, kağıtttan veya kumdan kuleler misli darmadağınık olacaktır.
İşte 2012 nin gösterdikleri ile 2013 e girerken okuyabildiğimiz işaretler bunu göstermektedir; 2013 ve onu takip eden yıllar, kaçınılmazlığın,özgürlükle ve bu çok daha ileri seviyede bir özgürlüktür, sonuçlandığı tarihsel peryodun adı olacaktır.
Fikret Uzun
31 Aralık 2012

Hiç yorum yok: