2013e GİRERKEN
2013''e GİRERKEN
Son saatlerini yaşadığımız 2012 yılı, Emperyalistlerin ve
işbirlikçilerinin, Türkiye'nin emekçi halklarını sürükledikleri
ortaçağ karanlığına yönelik adımlarını, birer birer olsa da, sonrasında
iki adım "ileri"ye yani ortaçağ karanlığına atmayı planlasalar da geri
atmaya alışmak zorunda kaldıkları bir yıl oldu; onlar , adımlarını
geri atmayı poltika sayarlarken, bu aynı yılda, kendi siyasi ve
ekonomik kaderlerini yaşayan toplumsal dinamikler, kendiliğindenlik yönü
ağır basan bir hareketlilikle adımlarını iki adım öne atabildiklerinin
ve daha fazlasını da yapabileceklerinin pratik bilinci ile
kucaklaştılar ; bunun arkasından emperyalistlerin takımı üç adım ileri
atamazdı ama iki adım ileri atabilirdi ve bu da, toplumsal dinamikleri
birkaç adım daha atmaya iteklerdi ve haliyle, emperyalist takımın,
her şeyi göze alıp, hesapsız kitapsız ve hazırlıksız "zor"unu dökmezse,
bir iki adım daha geri atacağını gösteriyordu .
Buna diyalektik
deniyor ve egemen sınıf "zor"unu dökemezse, bir iki adım geri atmasının
zorunluluk olduğuna ve bu zorunluluktan bir özgürlük çıkma ihtimalinin
yüksekliğine işaret ediyor. Fakat dediğim gibi, bu zorunlu ve nesnel
adımlaşmaları, ancak ve ancak emperyalist takımın hesapsız kitapsız, her
şeyi göze alarak dökeceği "zor" sekteye uğratabilirdi ama son tahlilde
bu adımlar, zorunlu olarak özgürlüğü beslemekte idi,besliyor da.
Tabii bu özgürlükte nesnellik değil, öznellik var, zorunluluğun
nesnelliği ile özgürlüğün öznelliği buluşma eğilimini çoktan gösterdi ve
buradaki özgürlük, iradeyi, devrimci iradeyi ifade etmektedir.
Bu
özgürlük, toplumsal güçlerin aynı nesnel zemindeki yer alımını,devrimci
iradenin politik hüneri ile bir araya getirebilirse, elbette diyalektik
burada da işleyecektir, yani toplumsal dinamiklerdeki kendiliğindenlik-
ki bu rüşeym halindeki bilinçtir - ile devrimci iradedeki politik güç
ve hüner, birbirini ileriye yönelik olarak etkileyecek ve emperyalist
takım, özellikle de onunla işbirliğindeki takım, önemli oranda geri adım
atacaktır ve iktidarı hemen bırakmasa da, muktedir olma yetisi son
derece zayıflayacaktır.
Ve görüyoruz ki,bu
resmettiklerim,olmaktadır ve hızlanıyor; işte 2012 de olan budur ve bu
olanları doğru dürüst okuyanlar,özellikle de ahmaklıktan
kurtulanlar,okuma konusunda öteden beri sıkıntı çekmeyenlerin iradesi
ile bütünleşerek,sahtekâr dinamikleri sırtlarından ve toplumsal
dinamiklerin içinden atacaklardır; böylece,2012 de olanları, daha
ileriye götürecek saflığı,daha doğrusu nesnel ve öznel güçlerin
saflaşmasını, daha net ve daha güçlü hale getireceklerdir.
Bu hal,
kitlelerin dizüstü durumundan kurtulmayı düşünme eşiğinin ötesinde bir
eşiktir ve dizüstü durumundan ayağa kalkma iradesi göstermek için ayağa
kalkmaya başlamış oldukları eşiktir ki, bundan sonrası toplumsal
dinamiklerde sürekli bir yeniden saflaşmayı, ayrık otlarının
ayıklanmasının hızlanmasını ve sınıf mücadelesinin, politik irade ile ve
kararlı bir örgütlülükle ileri doğru sıçramalar yaratmasını tetikleyen
veya örgütleyen, kazanımları biriktiren ve sonul hedefle bağlayan eşik
olacaktır.
BUNUN ADINI VEYA FOTOĞRAFINI ESKİMİŞ FORMÜLLERLE ÖLÇMEK
DE TARİF ETMEK DE ZOR VE GEREKSİZDİR; ARTIK YEPYENİ BİR NESNEL DURUM
ORTAYA ÇIKACAKTIR VE BU NESNELLİK, ESKİ FORMÜLLERDEN BİN KAT DAHA GERÇEK
VE BİN KAT DAHA İLERLETİCİ OLACAKTIR.
Bu an'a, pratiğin teorinin
önüne geçtiği an demek uygundur ve teori, bu yeni pratik ile bütünleşip,
bu pratiği daha ileriye bağlayan kılavuzluğu sağlarsa, işte o zaman en
tam ifadesiyle emperyalizm henüz yenilmemiş olsa bile, işbirlikçileri
kesinkes yenilmiş olacaktır ki, bu dinamiğin, sadece bizim topraklarla
sınırlı kalmayacağı, bölgede biriken çelişkilerin yumağını çözeceği
için, Türkiye’nin ve Kürtlerin de içinde olduğu ve bu ikili ile bağlı
bütün halkları da kapsayacağı için, bu anlamda bu en geniş bölgesel
coğrafyayı da kasıp kavuracak bir toplumsal dinamik rüzgârı ile
bütünleşeceği ve en azından bu bölgede emperyalizmin yenilmesini
hızlandıracağı kuvvetle muhtemeldir.
İşte 2012 ye ve özellikle de
son anlarına damgasını vuran ve emperyalizmin ve de işbirlikçilerinin
çaresizliğini yansıtan olan bitenlerin bir adım ileri, iki adım geri
dozunda seyretmesi bundandır; yani emperyalistler ve işbirlikçileri, hem
çaresiz ve hem de güçsüz noktaya doğru sürüklenmektedirler ve her şeyin
pamuk ipliğine bağlı olduğunu gördükleri için, hep kenarda tuttukları
"zor"unu en tam ifadesi ile devreye sokmaya korkmaktadırlar.
Bu
arada ve hızla belirginleşerek, emek sürecindeki çelişkilerin keskinliği
artmakta ve bunun önünde engel olarak öteden beri var olan ama son
10 yılda altın çağını yakalayan dinci akımların sağladığı "sulh" ortamı,
yani sınıf barışı ortamı dağılmakta ve işçiler, emekçiler, sınıf
bilincini hatırlama yönünde her gün daha çok çelişki ile karşılaşmakta
ve bu çelişkilerin üstünü örtmeye çalışan sendikacıları, işçi
liderlerini, toplumsal dinamiklerdeki sahtekârları ayırt etmekte ve en
önemlisi işçi sınıfı, kendi gizil gücünün farkına daha fazla varması ve
bu anlamda kaderini ele alma kararlılığını artırması ile hafızasına
kavuşması gerektiğini daha netlikle sezmeye başlamaktadır.
Bu
sezginin 2012 nin son anlarına sığması tesadüf değildir;çünkü 2012 nin
bu son anları, asıl çelişkinin üzerinin,başka çelişkilerle ve daha çok
laboratuarlarda üretilen teorilerin yarattığı çelişkilerle örtülmesinin
artık zorlaştığı bir zaman dilimidir.
Öte yandan, Kürt coğrafyasında
emek bakışlı Kürtler, emperyalizmden dost olmayacağının ayırdına daha
açıklıkla varmakta ve emperyalizm, bu coğrafyada kaş yapayım derken göz
çıkarmaya başladığının farkında olarak çaresizlikle kıvranmaktadır.
Ve toplumsal dinamiklerin en başında ve en kararlı bir noktaya evrilen
antiemperyalist, antikapitalist devrimci-demokrat dinamikler,
Kemalistler, yurtseverler, şeriata karşı cumhuriyeti savunanlar, laiklik
momentinde birleşenler, aydınlar, sanatçılar, gençler, emekliler ve bu
dinamiklerden etkilenen sol/sosyalist örgütler, hem öne geçmiş ve hem
de sınıf ekseninde buluşmadan ilerlenilemeyeceğinin bilincine varmış
olarak hareketliliğini artırmakta ve toplumsal güçlerin karşılıklı yer
alımı konusunda önemli açıklıklar sağlamaktadırlar.
Bunun hepsi
birden, 2012 de olanları harekete geçiren ama nesnel rengi daha ağır
basan bir öznelliğin ifadesidir. Bunun anlamı, öznel iradenin,henüz bu
nesnellik ile yeterince kucaklaşmamış olmasıdır.
Öyleyse, biz bu
fotoğrafın, sınıfların karşılıklı ilişkisinin daha bir netlikle ortada
olduğu bir zeminin resmini verdiğini söyleyebiliriz.
Buna göre, bu
zeminde nesnel olarak biriken,başka ifadeyle emperyalistlerin ve
işbirlikçilerinin dayatmaları ve saldırıları ile nesnel olarak aynı
eşiğe sürüklenmiş olan bu toplumsal güçler, yani emek bakışlı Kürtler,
hızla dönüş yapan Kemalist dinamikler ve kemalize olan kitleler ve
işçilerin - emekçilerin,şimdilik sahipsizmiş gibi görünen,önünde
arkasında devrimci bir irade yokmuş gibi görünen ama içten içe ve hemen
hemen tamı tamına kendiliğinden bir renk ile dizüstünden kurtulma ve
ayağa kalkma iradesi biriktiriyor olmalarında kendini gösteren güç ve
iradenin yumak haldeki birlikteliği ve bunu öteden beri izleyen,anlam
veremeyen ve kendinden bağımsız gören ama bütün üstü örtülen
çelişkilerden bireysel olarak olumsuz biçimde etkilendiğinin
farkındalığını içten içe yaşayan ama yoğun bir ideolojik saldırı içinde
olan, emperyalistler ve işbirlikçisi tekeller ve bu işbirliğinden medet
uman toplumsal ve sınıfsal katmanlar dışındaki bütün kesimler,bu
ideolojik saldırının yarattığı ideolojik hegemonyadan ve pratik ifadesi
ile "demokrasi" illuzyonununun etkilerinden kurtulmaya başlamış ve daha
net fotoğraf veren yumak haldeki nesnel ve devrimci renk taşıyan muhalif
güçlerin etrafını örmeye başlamasından doğan ve bir dönemeç noktasına
doğru ilerleyen bu güç, 2012 de olan biten ve bakiyesini ise 2013 e
devreden tarihsel aktörlerin iradesini resmeden bir güçtür.
Şimdi iş, fener tutan ellerde, akıl taşıyan yüreklerde yani politik hünerlerdedir.
Politik hüner, kesinkes ve ikircimsiz, yaşamın önümüze getirdiği
gerçekliğin, alışılagelmiş veya ezberlenmiş teorik formüllerden çok daha
gerçek ve elle tutulur olduğunu görmeyi emretmektedir ve politik hünere
içerilmiş bu emir, yaşamın taşıdığı gerçeklikten süzülen bir emirdir
ve bu emri doğru değerlendiren politik hüner sahibi ama akıl ve yürek,
bu anlamda bilimsel bir inanç taşıyan aktörler, hızlanmış olan tarihin
sürüklediği dönemece doğru ilerleyen kitleler ile birlikte tarih
yaratmayı başaracaklardır.
İşte 2013,bu sıçramalara gebe olan dönemeçlerin yaşandığı tarih sahnesi olacaktır.
Artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktır ve egemen sınıf kendi
çelişkilerinde boğulurken, egemen politikasının ve ideolojisinin
hegemonyası, kağıtttan veya kumdan kuleler misli darmadağınık olacaktır.
İşte 2012 nin gösterdikleri ile 2013 e girerken okuyabildiğimiz
işaretler bunu göstermektedir; 2013 ve onu takip eden yıllar,
kaçınılmazlığın,özgürlükle ve bu çok daha ileri seviyede bir
özgürlüktür, sonuçlandığı tarihsel peryodun adı olacaktır.
Fikret Uzun
31 Aralık 2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder