17 Temmuz 2010 Cumartesi

AKİSTLER

Aydınlıksız aydınlar da, ruhunu çoktan şeytana satmış devşirmeler de, onların eğiticiliklerini organize edip, demokrasi illüzyonunu devam ettirmeye katkı sunan AKademİSTanbul da aynı mayadandır. Onlara AKİSTler denmektedir. Görevleri ölmüş atı kırbaçlamak misli AKEPE nin başımızdan hiç eksik olmaması için çalışmaktır. Ve o kadar öyle bu AKİSTliğe kendilerini kaptırmışlardır ki, ADALET ve KALKINMA PARTİSİni, AKEPE olarak söylemek yerine AK-PARTİ diye çığırırlar.
Çığırmayana yaptırım bile uygularlar ve kimse de bu AK ne ola ki, bu AKİSTler kim ola ki, tarihsel olarak kökleri nereye dayanır ki, bu koca koca aydın kılıklı azap zebanisinin nasıl olur da hem TARAF gazetesinde ve hem de AKİSTlerin akademik eğitim karargâhlarında konum alırlar ki, Örneğin DANYAL ORAL ÇALIŞLAR’IN Hamburg Sosyal İncelemeler Vakfı tarafından bu günlere hazırlandığı bir sır olmadığı halde onun nemenem bir solcu olduğunu, yine ÖMER LAÇİNER’in BBP başkanı YAZICIOĞLU’nun kuzeni olduğunu neden yıllarca gizlediğini ama AKP "demokrasisi" etrafında nasıl da birlikte konumlandıklarını, ETYEN MAHÇUPYAN’ın ne için ve ne zaman AKİST olduğunu, daha 2007 seçimlerinde AKP’nin başarısı üzerine bilgelik yaptığını, bunu TARAF yazarı eskimiş solcu, sahte aydın Halil Berktay’la aynı dili konuşarak, "Geştalt Switcht" in önemine değinerek gündeme taşıdığını ve daha birçoğunun çok önceden misyonlarının AKP nin önündeki engellerin temizlenmesi için çabaladıklarını, bunun için de öztürkçesi demokrasi illüzyonu kurmak olan," GESTALT SWİTCHT" etkisi yarattıklarını, kendilerinin de aynı terapiden geçirilerek eğitildiklerini ve daha birçok çelişkili ve şebekevari dinamik içinde hareket edenlerin adresinin hep bu kişilerin etrafında ve genelde TARAF karargâhında yer aldığını ve sürekli olarak AKİSTlik yaptıklarını sorgulamaz?
Oysa bu gün illuzyondan çıkmanın en önemli unsuru bu konudaki örtüleri kaldırmaktır. Bu kişiler, seçilmiş-görevli kişilerdir ve AKİST olmaları onların dönekliğinin, oportünistliğinin simgesi değildir, buna memur edilmişlerdir ve örnek olsun, BBP başkanı YAZICIOĞLU bir DERGAHın bahçesine bir şeyh mertebesinde gömülürken, aynı bahçede önünde saf tutanlardan bir tanesi Ömer LAÇİNER’dir ve bu fotoğrafın diğer karelerinde kimler vardır, kimler vardır.
Yine örnek olsun, eksen kaymasından söz edildiği günlerde AKP içindeki AKİSTlerden olan Egemen BAGİŞ, eksenlerinin kaymadığını ve İsrail ile eksenlerinin 1000(bin) yıldır aynı olduğunu ifade etmiştir. Bunlara kafa yormadan, bu anlamda örtüleri kaldırmadan, puzzle tamamlanamaz ve resmin tamamı görülemez.
Resmin tamamında ise, bu AKİSTlerin hiçbir zaman solcu olmadıklarını, aydın olmadıklarını aksine solu bozmak, aydını yeni kalıba sokmak üzere seçilip görevlendirilmiş, EGEMEN BAGİŞ in deyimiyle 1000 yıllık bağdan kopmaları mümkün olmayan, sol içindeki, aydınların içindeki azap zebanileridir.
Bunlarla ideolojik olarak mücadele etmeyi sürdürmeden ve onlardan kesinkes kopmayı beceremeden onların görevlerini yapmaya devam edecekleri bu AKİST olarak, yarın başka bir görev ile seçilmiş olmalarının gereğini yerine getireceklerdir.
Sonuç ne olur, hep birlikte dibe vururuz, dipte gördüklerimiz ise ortaçağ karanlığıdır ki artık görememek için illüzyona da gerek kalmamıştır. Ölmüş atı kırbaçlayanların kırbaçları o karanlıkta hepimiz için tekmeye dönüşecektir ve hepimizin Yaşar Kemal’in dilekçesini yazdığı köylünün deyimiyle ÖLMÜŞÜZ DE HABARIMIZ YOK bile diyecek halimizin kalmadığının resmidir. Öyleyse bu oyunu bozmanın kolaylığını, onların GESTALT SWİTCH’ine karşı, bilimi, aydınlığı, aklı ve bu topraklara, bu topraklar üzerinde yaşayan emekçi halklara duyduğumuz sevgiyi, onları diz üstü durumundan ayağa kaldırmanın hünerini, AKİSTlerin, bu seçilmiş ve kendileri de illüzyonda yaşayan azapların, AKP eliyle bu coğrafyada emperyalizm için bir dinsel, gerici, çağdışı, barbar hükümdarlık, padişahlık, halifelik kurma sevdalarının karşısında, bu sevdalarını yerine getirmek için yıkmaya çalıştıkları TC olarak vücut bulmuş tarihsel kategoriyi, parçalamaya çalıştıkları Türkiye topraklarını, işçilerin, emekçi halkların iktidarındaki SOSYALİST CUMHURİYETİ kurmak üzere savunmamız gerekmektedir. Bu oyun ancak böyle bozulabilir. Tarihin ilerleme çizgisini geriye götürmeye çalışanlara karşı, tarihin ilerleme çizgisini ileri götürmek için var olan mevcut noktayı yani TC yi savunmak ama o noktada kalmadan, o noktaya hapsolmadan, o noktanın kuyruğuna takılmadan yani o noktayı SOSYALİST İKTİDARA taşımak üzere. İşte bu topraklarda AKİSTleri yenmek için gösterilmesi gereken hüner budur.
Var mı bu hünerin anlamını kavrayan, gereklerini yerine getirmenin tarihsel önemini ciddiye alan? Yok, mu? Öyleyse, TARAF da içimizdeki Amerika olmaya devam edecek, Amerika da içimizde, burnumuzun dibinde yaşamaya devam edecek demektir. Çünkü defol Amerika demekle Amerika defolup gitmiyor, içimizdeki Amerika’dır dediğimiz için TARAF’ın yüzü kızarmıyor ve kimse de TARAF’a bizim baktığımız gibi bakmıyor. Çünkü biz böyle bakarken, diğer taraftan TARAF’ı TARAF yapan unsurlarla bulaşık yaşamaya devam ediyoruz. Onların gerçek ve resmi tamamlayan suretlerini değil, anlık ve bulanık suretlerini ortaya koyuyoruz. DANYAL ORAL ÇALIŞLAR, ETYEN MAHÇUPYAN, MURAT BELGE, YAŞAR NABİ YAĞCI, ALTAN GTİLLER( BABALARI DÂHİL) ÖMER LAÇİNER VE DİĞERLERİ KİMDİR, NECİDİR, ONLARI AYNI NOKTADA KONUMLANDIRAN ORTAK NOKTA NEDİR, BUNLAR BİR ZAMANLAR SOLCU OLMUŞMUDUR, YOKSA DEVRİM KAPISINDAN GERİ DÖNDÜRMEK İÇİN MEMUR EDİLMİŞ KİŞİLERMİDİR, KİM MEMUR ETMİŞTİR, NEDEN MEMUR ETMİŞTİR gibi soruları açığa çıkaracak şekilde puzzle tamamlamaya çalışmadan, bu toprakların bu topraklardaki işçilere, emekçi halklara dar gelmesini, kendi topraklarında köle olmasını engelleyemeyiz.
Ve son olarak, bu sahtekâr seçilmiş görevlilerin tek işlevi ve onları motive eden şey çanak yalamak değildir, tekellerin dağıttığı kırıntılar değildir. Onların yaladıkları öyle çanak çömleklere sığmadığı bir yana, onları motive eden, hiç umulmadık zamanda, hiç umulmadık tutumlar almalarına neden olan EGEMEN BAGİŞ’in işaret ettiği 1000 yıllık bağlantıdır. AKİSTlerin DNAlarındaki kodların çözümü bu noktaya derinlemesine bakmakla mümkündür.

17 Temmuz 2010
Fikret Uzun

Hiç yorum yok: