26 Nisan 2010 Pazartesi

1 MAYIS 2010



Toplumsal muhalefetin üç yıllık kararlı çabasının sonucu valilikle sendikalar arasındaki görüşmeyle Taksim meydanının kapısının 1 MAYIS kutlamalarına açılmasının gerçekleşmesi ne SSGSS yi satan sendikacıların direne direne aldığı bir haktır, ne de sendikaların başarı hanesine yazılacak bir başarının ifadesidir.
Bu, hiç değişmeyen, egemenlerin, “biz egemen iken, bize muhalefet edecek politik ya da ekonomik her örgütü biz kurarız, muhalefet edecek olanların makul muhalefetinin hizmetine bizim denetimimizde sürdürülmek üzere sunarız…” yaklaşım ve kontrol dinamiğinin ifadesidir.
Ama belki de, daha çok, korkutarak korkularından kurtulamayacağını anlayan tekellerin, korkularının kaynağını ve gücünü tartarak, ölçerek, ne kadar korkmaları gerektiğini tespit etmeye çalıştığı bir devlet politikasının ifadesidir.
Egemenler yani tekeller ve emperyalist kapitalistler biliyorlardı ve gördüler ki, emek sürecinin belirleyiciliği sınırları aşarak, düzenin, sistemin çeperlerini zorlayarak ilerliyor. Yani 1 MAYIS’larda TAKSİM kapısı kapatıldıkça, 1MAYIS bayram ve şenlik havasından, isyan ve mücadele havasına girip, İstanbul’un bütün sokaklarında düzenin çeperlerinde gedikler açacak şekilde kutlanıyor ve emek sürecinin belirleyiciliğinde biriken öfkenin sınıfsallığını su yüzüne çıkartarak, kitleselleştiriyor ve işçilerin, emekçilerin üretimin içinde olmaları nedeniyle içinde taşıdıkları gizil güçlerini hareketlendiriyordu.
Ve egemenler, İstanbul valisi eliyle 1 MAYIS’taki bu taşmayı önlemek ve işçilerin, emekçilerin şalterlere uzanabilecek ellerini karanfillerle bağlamak için ve üç yıldır( daha öncesi de var) TAKSİM fetişizmi yaratarak, TEKEL işçilerinin direnişi ile kendini gösteren emek sürecinin belirleyiciliğindeki gücün,1 MAYIS ile bütünleşmesini ve sistemin çeperlerini zorlamasını engellemek, işçilerin, emekçilerin gizil güçlerine nesnel olarak kodlanmış olan şalterlere uzanma bilincinden onları uzaklaştırmak için ve TAKSİM meydanının hem bir tartı yani güç ölçer olarak kullanılmasını, hem de olası bir tartıyı zorlama ihtimaline karşı denetimini kolaylaştırmak için TAKSİM meydanının kapısının açılmasına karar vermiştir. Birincisi budur.
İkincisi, üç yıldır, birlikte oynanan ve üstelik tekellerin SSGSS başarısına rağmen, devamında başarılı olunamayan, SSGSS- 1 MAYIS- TAKSİM ve TEKEL direnişindeki zincir oyunlarda, patron sendikacıların, holding sendikacıların ve işçilikten çıkmış işçi temsilcilerinin ve elbette bunu tamamlayan demokrasi oyuncusu devşirilmiş aydınların, solcuların kurtarılmasının operasyonudur, ödüllendirme de denilebilir.
Önümüzdeki süreçte, bu oyuncuların kimisi milletvekili olacak, kimisi koltuklarını koruyacak, kimisi bir üst koltuklara çıkacaktır. Böylece, konuşlandırılması tamamlanmaya çalışılan 12 EYLÜL diktatoryasının emek tabanı ve demokrasi görüntüsü de kotarılmış olacaktır. Ondan sonra oyuncuların yeni görevleri başlayacak, gerçek görevleri ve yüzleri daha net görülse de, bir sakınca doğurmayacaktır. Çünkü diktatoryanın konuşlandırılmasının tamamlanmasını n ifadesi olan hukuksal yapı gerçekleştirilmiş olacaktır.
Üçüncüsü,1 MAYIS ı, uzun yıllar 1 MAYISIN üzerini örtmek için kullandıkları BAHAR BAYRAMI haline getirip, TAKSİM meydanını bu bahar bayramının çiçeklerle süslü alanı haline getirerek, TAKSİM meydanının, bütün çelişkileri örten bir örtü haline getirilmesi dinamiğinin provasının yapılmasıdır.
Dördüncüsü de var, o da; TAKSİM in kapısının açılması, AKP’nin zevahiri kurtarma ihtiyacını da karşılayacak bir manevradır. Ama şunu da gösteriyor, AKP’nin kurtarılmaya ihtiyacı çok fazladır ve bu manevra da, “sivil “anayasa manevrası da, onu kurtaramayacaktı r. Tekeller ve emperyalist kapitalistler, bunun farkında olduğunun işaretlerini vermekte ve var olan devlet partilerini harekete geçirmekte, konum aldırmakta, yenilerinin kurulmasından memnun olduklarını açık etmektedirler.
Bu da aslolanın AKP yi kurtarmak olmadığını, tekelleri, tekellerin düzenini kurtarmak olduğunu göstermektedir.
Bu dört durumun toplamı olarak, diktatorya koşullarında bile bahar çiçekleri ile donatılmış, karanfil tutan ellerin halaylarıyla ahenk tutturulan TAKSİM meydanında kutlanan 1 MAYIS, ancak ve ancak bir bahar bayramı şenliği sınırında kalacaktır ki, bu, egemen sınıfın, tekellerin,12 Eylül diktatoryasının demokrasi illüzyonunu güçlendirerek, demokrasi görüntüsü altında aydınlık güçleri, gerçekten demokrasi isteyenleri, devrimcileri, devrimci-demokratla rı, bu toprakların altındaki ve üstündeki zenginliklerin, bu topraklardaki yoksul halklara iş ve aş demek olduğunu, gelecek demek olduğunu gören, bilen, duyumsayan ve bu alanların uluslar arası tekellere peşkeş çekilmesine karşı çıkan, dürüst, namuslu, bu toprakları ve halklarını seven yurtsever insanları, sosyalistleri, komünistleri, sosyalist iktidar perspektifini inadına koruyanları çeşitli örtülerle ve kılıflarla sopalardan geçirmesini, zindanlara tıkmasını, hatta darağaçları kurmasını kolaylaştıracaktır.
Bu provaların sonunda kutlanan, egemenlerin diktatörlük bayramı olacak ve bir eline çaresizlik, bir eline karanfil tutuşturulan, ayaklarının altına da bahar çiçekleri serilen işçiler, emekçiler ve onlardan yana güçler, diktatoryanın oyununa katılmış olacaklar ve oyuna giren kol sallar diyerek, kendilerini uçurumlara mahkûm eden egemenlerin oyununu oynamak zorunda kalacaklardır.
Bu günkü tarihsel koşullarda, oynanan bu şeytani oyunları görememek var, görüp de, görmezden gelmek yanında, görülmesini engellemek için, çeşit çeşit örtü dikmek var ve elbette bütün bu oyunları boşa çıkarmak, 1 MAYISI, emek sürecinin belirleyiciliğine güç biriktirmek, sınıfsal bakışa olan ihtiyacı bilince çıkartmak ve akılları bilinçle donatmak için, işçi sınıfının, emekçilerin tekellere karşı, onun diktatoryal rejimlerine karşı, geleceğini uçurumlara sürüklemesine, köleliği dayatmasına karşı, katmerleştirdiği sömürüsüne karşı, emperyalist kapitalizmin, enternasyonalizmi işçi sınıfının enternasyonal birliğine ve dayanışmasına kapatırken, tekellerin, sermayenin, gericiliğin ve işçi düşmanlığının enternasyonalist dayanışmasına sonuna kadar açmasına karşı, demokrasi illüzyonuna karşı kendi gizil gücünü bilince çıkartması ve gücünün önünde tampon görevi ile hareket eden, işbirlikçi, patron sendikacılara, işçilikleri kalmamış patron yandaşı işçi temsilcilerine karşı bu gizil gücünün kendine yeteceğini ve bu gücünü belirleyici yapanın, şalterin adresini unutmama dinamiğinden uzaklaşmamak olduğunu gösterecek bir birlik ve mücadele ruhu ile ve hem de TAKSİM meydanında ama Türkiyenin bütün mahallelerinde, yollarında, evlerinde, evlerdeki televizyonlarda, 1MAYIS’ ta, BAHAR BAYRAMI şenlik havası olmadığını, oynanan kötü oyunlara karşın, birlik, mücadele ve dayanışma havası içinde olunduğunu, sınıf yaklaşımının hâkim olduğunu gösterecek şekilde kutlanmasını sağlamak, TAKSİM meydanında kurulan tartıyı bozacak denli, egemenlerin korkusunu daha da artıracak denli yığınsal kutlamak için, hüner göstermek de var.
Ve belirleyici olan, oyunları bozucu olan, deşifre edici ve güç biriktirici olan, bu hünerdir.
Bu hüneri göstermek, üç yıldır uygulanan TAKSİM-1 MAYIS politikalarını n, sendikacıların ve devşirilmiş aydınların ve solcuların, AKP paslaşması ( pratikte atışma olarak ya da meydan okuma olarak görülse de) bütünselliğindeki bir devlet politikası olduğunu ve bunu vahşi bir hale getiren AKP nin, bir devlet partisi olduğunu, paslaşanların da bu devlet durumunun bir parçası olduğunu göstermek demektir. Bu sınıfsal bakışa yönlendiren en önemli hünerdir.
Ve bu yıl, İstanbul valisinin, Taksim’in kapısını açan anahtarı Sendikacılara vermesi de, sendikacıların bu pası alması da, aynı devlet politikasının yeni versiyonudur. İçinde korku var ve bu korkularına temel olan gücü tartma politikası yanında, bir kurtarma, ödüllendirme ve yeniden dizayn dinamiği var.
Bütün bu dile getirdiklerimden sonra, bir özet yapmak gerekirse, 1MAYIS’ın Taksim’de kutlanması için kapısının açılması, ne TAKSİM i fetişleştirecek denli Taksim diye tutturmanın, ne geçen yıl makul bir sayı ve düzenle Taksime girmenin, ne de, tekelci düzeni demokrasiye yaklaşım göstermeye zorlayacak denli örgütlü bir muhalefetin sonucudur.
Bu güne kadar tekeller, korkularını korkutarak ortadan kaldırmak istediler ve son derece vahşi bir şekilde 1MAYIS-TAKSİM diyenlere saldırdılar ama korkutamadıkları nı gördüler, TAKSİM meydanına giren makul sayıdan çok çok fazlası bütün korku jeneratörüne, biber gazına rağmen, Taksim meydanına makul bir ruhla girmeyi reddederek, Taksim meydanının dışında, istanbulun sokaklarında kutladı, halk vahşeti de gördü, 1MAYIS kararlılığını da gördü, ruhunu da gördü.
Bu yıl gene korkuyorlar ve korkularını TAKSİM meydanını, bahar alanı yaparak, 1 MAYISIN mücadele ruhunun üzerine örtü gerilmesi için ve ne kadar korkmaları gerektiğini ölçmek için, bir tartı niyetine kullanarak gidermeye çalışıyorlar.
Yani TAKSİM meydanının kapısı, üç yıldır süren ve sonunda makul bir ruh, makul bir sayı ve makul bir düzenle TAKSİM e giren, 1 MAYIS’ın, birlik, mücadele ve dayanışma ruhundaki direnişe rağmen, bu direnişi makul bir düzene sokmaya memur edilmiş patron sendikacıların, sahtekâr solcuların çabası ile açılmamıştır. Tam tersine bu çabalardaki gerçeği fark eden,oynanan oyunlara isyan eden ve gittikçe büyüyen,Taksimin sokaklarından, tekel direnişi ve Tariş direnişi olarak çıkagelen direnişlerle ve kararlılıklarla ve de kendini net biçimde gösteren toplumsal muhalefetin işaretleri nedeniyle ve bunun korkusu ile bu korkunun tezahürü olarak TAKSİM in kapısını açan anahtarı sendikacılara verme kararı aldılar.
Ama zorbada oyun bitmez ve bu oyunlar ancak birlik ruhuyla, sınıf bakışıyla ve de teorik bakışla donanmış politik hünerlerle bozulabilir.
Öyleyse, 2010 1 MAYISI’nı, Taksimin bir kır olmadığını, 1 Mayısın bir bahar bayramı olmadığını ve tekeller ne yaparsa yapsın düzenlerini koruyamayacaklarını, yenilmez olmadıklarını dosta düşmana göstermek için, en büyük, en kararlı ve en yığınsal olarak kutlanan mücadele günü olarak tarihe kazımak, bu mücadele bayrağını artık sökülemeyecek denli sağlamlıkla TAKSİM meydanına asmak en önemli iş ve en önemli hünerdir diyerek bitiriyorum.
Yaşasın İşçi sınıfının birlik, dayanışma ve mücadele gününü bahar bayramına çevirmeye çalışanlara karşı, kararlılığını gösterecek, 1 MAYIS bayrağı altında toplanacak işçilerin, emekçilerin mücadele azmi.
Yaşasın bu kararlılığa katkısı olan işçiden, emekçiden yana güçlerin, ilericilerin, yurtseverlerin, devrimcilerin, devrimci-demokratların, sosyalistlerin, komünistlerin nesnel ve öznel birlikteliklerinden, yürüyüşlerinden yükselen gücünün, 2010 1 MAYIS’ında TAKSİM meydanına akacak olan kararlılığı.
Yaşasın yükselen sınıf bakışının sosyalist iktidar perspektifi ile büyüyen gücü.
Yaşasın işçi sınıfının, emekçilerin, birlik, dayanışma ve mücadele ruhunu, kararlılığını yükselten, bu ruhla kutlamaktan vazgeçmediği 1 MAYIS.
Yaşasın bu topraklara olan sevgisini, bu topraklardaki emekçi halklara olan sevgisini yitirmemiş, bu sevgiyi 1 MAYIS larda büyüten dürüst, namuslu, yürekli insanlara.
Selam olsun 1 MAYIS ların anlamından hiçbir zaman uzaklaşmamış, işçi sınıfının emekçi halklarımızın sınıf kinini, sınıfsal bakışını 1MAYIS larda birlik, mücadele ve dayanışma ruhuyla büyütmenin hünerini gösteren yiğit insanlara, kararlı insanlara, sol memesinin üstündeki cevahiri hala kor gibi yanan insanlara.
Selam olsun kendini tekellere satan işbirlikçi entelijansıyanın alanını daraltırken, kendi alanını, dişiyle, tırnağıyla, yüreğiyle, inancıyla, kararlılığıyla büyüten ve 1MAYIS ta, TAKSİM de, tartıyı bozacak ağırlığa ağırlık katacak olan aydınlık insanlara.
Selam olsun, süreklilik arz eden ama son üç yıldır vahşet sınırlarında seyreden zorbalıklara karşı korkmadan, kararlılığını bozmadan, aydınlıktan uzaklaşmadan direnen, gençlere, öğrencilere, öğretim görevlilerine, analara, babalara, kadınlarımıza, pencerelerinden gördükleri vahşete gözlerini kapamayan, en azından bir karanfil atarak tepkisini de, desteğini de gösteren mahalle sakinlerine, halk bireylerine.
Selam olsun, holding haline gelmiş sendikaların ve gücünün büyüleyiciliğinde kendini kaybetmemiş, dürüst, namuslu ve işçiliğinden uzaklaşmamış işçi liderlerine, sendikacılara, bunları ayırt eden bilinçli işçilere, emekçilere.
Selam olsun enternasyonalize olmuş sermayeye, tekellere, gericiliğe ve sol içindeki, sosyalist hareket içindeki işbirlikçilere karşı bilinçli bir enternasyonalist mücadele yürüten, ilerici, yurtsever, devrimci, devrimci demokrat, sosyalist, komünist, Ermeni, Kürt, Türk, Yunan, Fransız, Rus, İtalyan, Alman, İngiliz, Amerikalı, Japon, Çinli, Afgan, Pakistanlı, Hindistanlı, İranlı, Iraklı, Şii, Sünni, Alevi, İnanan, İnanmayan ve hatta puta da tapan, öküzü de kutsal sayan, tekellerin sömürüsüne, emperyalizmin, sömürgecilerin ezgisine, sömürüsüne karşı mücadele yürüten, dünyanın sömürüden, ezgiden ve geri kalmışlıktan muzdarip olan, bunun faturasını hep ödemek zorunda bırakılan işçilerinin, emekçilerinin, sömürgecilere başkaldırmış halklarının enternasyonalize olmuş birlikteliğine, dayanışmasına, mücadele kararlılığına.
Selam olsun,1 MAYIS vesilesi ile bu selamı yüreğinden gönderenlere, yüreğiyle alanlara, büyütenlere ve dünyanın her yanına yayanlara…
Dostça saygı ve selamlar
Fikret Uzun

Hiç yorum yok: