24 Aralık 2011 Cumartesi

VASLAV HAVEL GORBAÇOV VE ARDILLARI ÜZERİNE HAFIZA TAZELEMEK İÇİN

Vaslav Havel ölmüş, şimdi bütün sol gömlekli, kapitalizmden hiç umudunu kesmediği halde sosyalizm konuşan sahtekârlar, oportünistler, Sovyet Sosyalizminin yıkılışı önünde zil takıp oynayanlar, kapitalizme uşaklıklarından elde ettiklerinin sarhoşluğunda yaşayanlar her halde yas tutuyorlardır.
Bundan üç yıl önce, 2008 Aralığında, ipliği çoktan pazara çıkartılmış ve tarihin de mahkûm ettiği Kautsky gibi döneklere, Gorbaçov gibi Restoratörlere ve ardıllarına methiye düzmeleri yetmiyormuş gibi, onların ardılları olmak için hüner gösteren devrim kaçkını, sahte sol gömlekli "aydınlar", bir vesile ve utanmadan, çözülen Sovyet sosyalizminin yerine oturtulan kapitalist Çek Cumhuriyet'ine başkanlık etmiş olmasını da referans göstererek, Vaslav Havel'e de methiyeler düzen, onun üzerinden sosyalizmin "özgürlükçü" olanını, yani kapitalizmle barışık olanını, yani iktidarsız olanını, bilimsel bir keşif yapmışçasına sevinç çığlıkları atarak sosyalizme yüzü dönük olanlara model yapmaya çalışan ve şimdi bazıları tümden sosyalizmden kurtulmak gerektiğini savunan Nabi Yağcı türü, Zülfü Dicleli türü Oya Baydar türü ve onların müritleri misli hareket eden sahte sosyalistlere, kokuşmuş sosyalistlere, Lenin'in tabiri ile artık burjuvaziye uşaklık eden sahtekârlara cevap niyetine yazdığım ve Vaslav'ın pek çok hayranından "edep yahu!" nidalarının yükselmesine neden olan mektubumu aktarmak istiyorum.
 
VASLAV HAVEL, GORBAÇOV VE ARDILLARI ÜZERİNE HAFIZA TAZELEMEK İÇİN
 
Bu kişi,Vaslav Havel, bir süre Çekoslovakya ve Çek Cumhuriyeti'nde( sosyalizm çözüldükten sonra) devlet başkanlığı yapmış kokuşmuş bir aydındır.
Tanınmadığını sanmıyorum.
Sosyalizmin çözülüşünde en başta Vaslav gibi kokuşmuş, sosyalizmi baştanberi reddeden, içine sindiremeyen, kapitalizme hayran aydınların çift inançlı olarak çabaları özellikle önem taşımaktadır. Gerçek Marksist tarihçiler elbetteki bu gerçekliği enine boyuna ortaya çıkaracaktır. Belki de çıkarmışlardır bile.
Bunlardan da, bunların ardılı olmak üzere sıraya girmiş olanlarından da bol miktarda olduğu gibi,ayrıca bundan daha bol miktarda CIA nin enstitülerinde yenileri imal edilmekte,dünyanın çeşitli yerlerine,özellikle de "işçiler artık kalmadı " diye konuşan,buna bilimsel ton vermeye çalışan vaslav tipi, bushlara yalakalık yaparken heyecanlanıp terleyen,kendi ükelerinde gırtlağını yırtarak nutuklar atarken,bushları n karşısında el pençe divan duran çift ruhlu,kapitalizm yalakalarının yaşadığı ülkelere gönderiliyorlar.
Neden?"Olmayan" işçilere hafıza kaybettirmek için mi?
Neden ?"Olmayan" işçilerin işten atılma grafiğini hazırlamak için mi?
Neden? YDD ya da GLOBALİZM denilen ve de tepesinde ve dışında bir düzenekle bütün dünyaya bir ahtapot kol gibi yayılan emperyalist kapitalizmin sürekliliğine yönelik "olmayan" tehdit noktalarını bertaraf etmek için mi?
Bu soruları, namuslu, dürüst, vijdan sahibi, onurunu ekmekten önce tutan insanlara soruyorum, bu kategorinin dışında kalanlar zaten sorunun cevabını pekala biliyor.
Bu sorulara gülüp geçecek, bilişim, etkileşim teknolojisi diyerek, işçi sınıfının bittiğinden dem vurarak nutuk çekecekler olabilir,emperyalizmin bile bittiğini söylemeyi bir bilimsellik olarak değerlendirerek kendiyle övünenler de olabilir.
Kapitalizm var oldukça, henüz emperyalizm konusunda Hobson'un, Lenin'in dışında ve aşımında tez üreten kimse yoksa, elbetteki "emperyalizm kapitalizmin en yüksek aşaması" tezi üzerinde durmak, bunu aşarak yeni tezler üretmek ve dünyayı yeniden tanımlayıp insanlığa en güzeli nasıl hazırlanır, onun açılımlarını geliştirmek de gerçek Marksistlerin boyunlarının borcudur.
Ama gerçek Marksistlerin, işçi sınıfına, proletarya diktatörlüğüne, devrime, sosyalist iktidar mücadelesine hâlâ inanan ve her eleştirisini, her revizyon çalışmasını bu ruhla, yani tek ruhla ve Marksizm'de kalarak yapan Marksistlerin boynunun borcudur.
Ve böyle bir ruh ve yürekle çalışan gerçek Marksistler, elbette görmüşler ve tespit etmişlerdir ki,işçi sınıfı hâlâ vardır.Ama mesele, bugün itibarıyla, var mı? sorunu değildir. İşçi sınıfının niteliği sorunudur.Soruların ve cevaplarının yerleri bilinçli olarak karıştırılınca elbetteki asıl sorundan uzaklaşmak zor olmamaktadır.
Burada önemli bir kaç tespitimi dile getirmek istiyorum, Sovyet Sosyalizm'i, Leh Walesa örneği hariç ki,o da kapitalizm ve kilise hayranı aydınlarla bağlı idi, çift inançlı, sosyalizmden nefret ederken sosyalizmi alkışlayan ama içten içe kapitalizmi benimsetmeye çalışan aydınların, sosyalist insanın yaratılmasına da engel olarak, uzun hazırlık çalışmalarına dayanan ihanetleri neticesinde çözülmüştür.
Sosyalist ülkelerdeki çöküşler incelendiğinde görülecektir ki,komünist partilerinin içerden çürümesine ve üst yönetimlerinin mücadele alanını hemen terketmesine rağmen, işçi sınıfı uzun süre sosyalizmin kazanımlarını korumak için mücadele etmiş ama başarılı olamamıştır.
Öyleyse asıl ve en önemli tespit, sosyalist ülkelerdeki proletarya diktatörlüğünün yeterince işletilememesi ile aydınların pohpohlanarak, daha iyi imkanlarla sosyalizme bağlanmaya çalışılmış olması birleşince, emperyalizmin ideolojik, psikolojik, ekonomik hatta askersel saldırısının ablukası altında inşa edilmeye çalışılan sosyalizm, hep savunma noktasına geriletilmiş,sistemde kapitalist restorasyona sebep olabilecek nüveler yeterince takip de edilememiş ve önlemi de alınamamıştır. Komünist partilerinin içinden çürümesi ve liderlerinin de çok çabuk pes etmesi ya da ihanetin içine karışması ile sosyalizm çökmüştür.
Daha Brejnev zamanında, sosyalizmin, emperyalizme silahlanma anlamında da üstünlük sağlamasına rağmen,emperyalizmin, tüm dünyanın patlatmayı düşünmeyeceği "insan hakları" balonunu şişirmesi, böylece sosyalizmin bu gedikten hareketle topa tutulması ve aydınlara insan hakları temelinde ödüller verilmesi, böylece kapitalizme hayranlık duyduğu halde çift ruhları ile dolaşan aydınlar cesaretlendirilerek, hatta eğitilerek, utanmazca bir gün önce sosyalizme alkış tutan aydınlar, şimdi Gorbaçov'un sık sık söylediği gibi, "doğduğumdan beri komünizmden nefret ediyorum" demeye başlamışlardır. Bu dinamik yeterince işlemeyen proletarya diktatörlüğünü daha da zayıflatmıştır.
Bugün aynı ruhla ve çift inancı ile ortada dolaşan Nabi Yağcı gibi, kimi devrim kaçkınları, hâlâ "komünizmden hep nefret ettim" diye kasıla kasıla Amerikan sokaklarında dolaşan Gorbaçov'a değişimin, dönüşümün tanrısı misyonunu vermesi yetmiyormuş gibi, daha düne kadar kendisine "renegate"(dönek anlamındadır) denilen,zenci diye yutturularak Amerikan devlet başkanlığı koltuğuna hazırlanan,Habeş yahudisi Barrak Hüseyin Obama'ya da aynı misyonu yükleyerek, Avrupa'da dolaşırken hâlâ komünist olduğunu dillendirmeyi ihmal etmeyerek çift inançlığını tescillemektedirler.
Vaslav Havel'le başladık onunla bitirelim, evet, Bush'la tokalaşmak için sırasını beklerken elleri terlediğinden, Bush'un ellerini kirletmemek için,terini pantolonuna süren, kokuşmuş aydınlığına yalaka devlet başkanlığını da ekleyen Vaslav Havel'e eminim emperyalist ülkenin namuslu insanları da tiksinti duymuştur.
Bugün herkes enternasyonalist olduğunu söylemekte,enternasyonalizme övgüler dizmektedir. Emperyalizm de bu enternasyonalistliğe sıkı sıkı sarılmıştır.Ancak enternasyonalizm bugün enternasyonalizme de sarılan emperyallizmle mücadele demektir.Enternasyonalizm ilericiliktir ama bütün gericiler de, bugün enternasyonalisttir. O nedenle gericiliğe karşı mücadele de, bugün enternasyonalist bir mücadeledir.
Vaslav türü ihanet etmiş aydınlar ve Gorbaçov'lar ile onların ülkemizdeki ardılları da dünya gericiliğinin inançlı birer parçasıdırlar. Dolayısıyla gericiliğe karşı verilen enternasyonalist mücadele bu çift inançlı ardıllara karşı da onları hesap gününe yaklaştıracak şekilde verilmelidir. Yani bizim ilgilendiğimiz enternasyonalizm, proletarya enternasyonalizmidir ve emperyalizmle de, dünya gericiliği ile de, bu gericiliğin inançlı birer parçası olan Gorbaçov türü ardıllarla da mücadele etmek tam da bu proletarya enternasyonalizminin alanındadır. Dolayısıyla, herkesin kendine göre sarıldığı ama özünde proletarya enternasyonalizmine karşı olan her türlü enternasyonalizmle de mücadele etmek proletarya enternasyonalizminin görevidir.
Diyalektiği özümseyenler için, yeni olan budur.100 yıldır, tarihin her dönüşüm noktasına gelindiğinde devrimden kaçmanın ideolojik politik dayanaklarını oluşturmaya çalışan ama her seferinde de,döneklikleriyle tarihin tozlu sayfalarına gitmekten başka bir sonuca ulaşamayan,Kautsky türü,Vaslav Havel türü,Gorbaçov türü ve onun bu topraklardaki ardılları türü dönek, hain, devrim kaçkını, kapitalizm hayranı çift inançlı kişiliklerin, allanıp, pullanıp yutturulmaya çalışılan, tarihin çoktan gerisinde kalmış söyledikleri değildir.
Vaslav Havel nereden aklıma geldi denilebilinir, tabii ki yukardaki dile getiridiklerimi üzerinden anlatacağım en doğru kişi olduğu için.Tanımayan yoktur diye düşünüyorum çünkü.
Saygılarımla
Fikret Uzun

24 Aralık 2011

Hiç yorum yok: