13 Nisan 2014 Pazar

SOVYET SOSYALİZMİ NEDEN NASIL ÇÖKMÜŞ

SOVYET SOSYALİZMİ NEDEN NASIL ÇÖKMÜŞ
Neden bu kadar heyecanlanılmış anlamak zor; vekiller, Sovyet sosyalizmini çökertti diye değil, Birliğin dağılmasına izin verdiği için veya politikalarının buna yol açması nedeniyle böyle bir çıkış yapmışlar ki, konjonktüre uygundur; Rusya Federasyonu bir birliktir ve şu an için, bu dağılan cumhuriyetlerin, ABD-AB yörüngesinde olmasındansa, bu federasyon etrafında birleşmesi son derece önemlidir!

Diğer yandan, Sovyet sosyalizmi neden-nasıl çökmüş, kim çökertmiş, Stalin’e mi fatura edilmeli, yeni insan yaratılamadığı için mi, yoksa değer yasası ile mi ilgili, proletarya diktatörlüğü ile mi bağlı, küçük işletmelere aşırı serbestlik verilmesi mi, revizyonist-bürokratik bir mesele mi, yoksa tümüyle nesnel nedenlerle mi, yani ekonomik yapıya mı dayanmaktadır ( ekonomik sorun veya krizden söz etmiyorum) bunlara yönelik, özellikle anti-Stalinist çıkışlara karşı çeşitli tartışmalara gönderdiğim mektuplar emin olun, elbette eksikleri vardır ama oldukça öğretici ve bu konuda açılacak her hangi bir tartışmayı kolaylaştırıcı bir zemin olacaktır!

Bu mektupların Forum sayfalarından bulunup çıkarılması zor değildir!

Ayarıca kimileri ve hâlâ ve burada da Gorbaçov'u peygamber görüyor olabilir, ya da yanlış politikalar üreten bir politikacı olarak görüyor olabilir ama Gorbaçov'un, son derece sinsi bir biçimde Sovyet sosyalizminin yıkılışına son darbeyi vuran adam olduğunu düşünmek haksızlık olmaz; öte yandan, Gorbaçov uzun zamandır, "Komünizmden hep nefret ettim" sözünü, özellikle de Batı'ya ve daha çok ABD'ye gittiğinde, önüne uzatılan her mikrofona dillendirmektedir!

Ancak, Sovyet sosyalizminin yıkılışı, öyle bir hainin, hatta birkaç hainin marifeti ile mümkün olduğunu düşünmek diyalektik bir yana, mantıklı hiç kimsenin işi değildir; bu Dühring’in zor birinci etmen, ekonomi ise ona bağlı ikinci etmendir yaklaşımına bağlı kalmak olur ki, bu gün daha akla yatkın olan, SBKP'nin komünistlerinin de, Sovyet düzeni yıkılırken, pek fazla öne çıkmamış olmakla, bu yaklaşıma bağlı olmadıklarını gösterdikelerini ve bu çerçevede yeraltına geçtiklerini düşünmek de fazla hayalci veya iddalı sayılmamalıdır!

Şu sıra Forumda heyecanlı ama dar bir tartışma sürüyor; bu konu ile çok ilgili Sovyetler Birliğinde sosyalizm kuruluşunun ilk dönemlerinde burjuva iktisadı işletiliyordu ve bu uzun sürmüştür; iktisat bir bilimdir ve burjuvazinin iktidar bilimidir; dolayısıyla değer-yasası da yönetici ilkesidir; Marx ve Engels, sosyalizmde değer yasasının işleyeceğini önceden görüyorlar; gerçekten de ilk sosyalist iktidarda değer yasası varlığını çok acı bir şekilde belli ediyor; ancak Marx ve Engels, sosyalizmde değer yasasının etkinliğini giderek artıracağını söylemiyorlardı. Birinci aşamada değer yasasının etkinliğini artırmak, değer yasasına daha etkin bir yer vermek, ikinci aşamaya geçişin kapılarını kapatmak demek oluyor, işte püf noktası, ne Marxizmin ve Leninizmin yetersizliğidir, ne Stalin’in "diktatörlüğüdür" ne de Gorbaçov'un hainliğidir; püf noktasını ekonomik yasalarda ve ideolojinin vulgarlaştırılmasında ve bu ikisine bağlı zaaflarda aramak gerekiyor.

Bu yönde, yani Sovyet sosyalizminin yıkılışının nedenleri veya yıkılışın bıraktığı dersler konusunda açılacak bir tartışma oldukça yararlı ve oldukça güncel olacaktır; bu tartışmayı açacak bir yiğit devrimcinin ortaya çıkması fena olmazdı doğrusu.

Hem bu vesile ile Stalin konusu da biraz daha gün ışığına çıkar ve Stalin döneminin bir Stalinist kaprisler dönemi mi yoksa Stalin’in devraldığı mirası en tam ifadesiyle ilerletmek için bilinçli bir çaba içinde olduğu bir dönem mi idi netleşebilir!

Örnek olsun belki fanatik Stalinistlerin bile çoğu, Stalin'in sosyalizmin kuruluşu çalışmalarında neyin yanlış neyin doğru olduğunu bildiğini ve neyin pratiğin zorlaması olduğunu, neye karşı nasıl teori ve politika üreteceği konusunda Stalin’in son derece net ve donanımlı olduğunu en tam ifadesiyle gönülden belki ama akıldan kabul ettiklerini sanmıyorum.

Mesela bu değer-yasası konusu aslında Stalin’in üzerinde titizlikle durduğu bir konudur ve bu konu son yazılarında önemli yer tutmaktadır!

Stalin, birçok ifadesi yanında, şöyle yazar; ”Değer ve değer yasası, meta üretiminin varlığına bağlı bulunan tarihsel bir kategoridir. Meta üretiminin yok olması ile değer ve değer yasası da bütün biçimleriyle yok olacaklardır.”

Stalin, ”ekonomik sorunlar” çalışmasının açtığı tartışma sırasında, Sanina ve Venger’e verdiği cevapta, ”bu yoldaşların öze değin yanılgıları, sosyalist rejimde meta dolaşımının rolünün önemini anlamamış olmalarındadır; meta dolaşımının, sosyalizmden komünizme geçiş amacı ile uzlaşmadığını anlamıyorlar. Herhalde, meta dolaşımı rejiminde bile sosyalizmden komünizme geçilebileceği, meta dolaşımının, bu durumda, bir engel olmayacağı kanısındadırlar. Bu, Marxizmi eksik olarak kavramaktan doğan bir büyük yanılgıdır.”
Bu ifadeler, Stalin’in de, değer yasasının etkinliğini artırmanın, sosyalizmi geliştirmeye engel olduğunun bilincinde olduğunu gösteriyor.

1-Meta üretimi ve dolayısıyla dolaşımın etkisi daraltılacak. Değer yasasının alanı daha da daraltılacak ve giderek alansız kalacak. Bunlar nesnel işler. Ancak nesnel işler bütün işler demek değil. Eksik kalır.
2- Bilim adamları, iktisatçılar, aydınlar, bu yeni pratiğe uygun geliştirmeleri yapmak durumundadırlar. Artık sosyalizm reeldir. Bir pratik zenginliğidir. Bu durumda artık kullanılacak kavramların tümü Marx’ın kavramları olamaz. Yenilerini eklemek gerek.
Stalin şöyle yazıyor;” Marx, işçi sınıfının sömürülmesinin kaynağını, artı-değeri saptamak için ve üretim araçlarından yoksun olan işçi sınıfına kapitalizmi devirmesi için manevi bir silah sağlamak üzere kapitalizmi tahlil etmiştir. Marx’ın burada tamamen kapitalist ilişkilere uygun gelen kavramlar kullandığı anlaşılır. Ancak, işçi sınıfının, iktidardan ve üretim araçlarından yoksun olması şöyle kalsın, iktidarı elinde bulundurduğu ve üretim araçlarına sahip olduğu günümüzde, bu kavramları kullanmak gariplikten de fazla olur.”
Peki, öyleyse ne olacak? diye sorarak kendisi cevaplayan Stalin, şunu da ekliyor:
“Bence iktisatçılarımız, eski kavramların yerlerine, yeni duruma uygun yeni kavramlar koyarak, eski kavramlarla sosyalist ülkemizin yeni durumu arasındaki uyumsuzluğa son vermelidirler.” Stalin böyle yazıyor ve şöyle devam ediyor; ”bu uyumsuzluğa bir süre için göz yumabildik. Ancak bu yanlışa artık son verilmesi gereken saat gelmiştir.”
Böylece, değer yasasının bir süre için, sosyalizm kuruluşunun ilk dönemlerinde işletilmesine göz yummanın bir nesnel zorunluluk olduğunu ama ilerleyen ve komünizme geçiş aşamasına yaklaşılan döneminde değer yasasının işletilmesinin, bu geçişin önündeki en büyük engel olduğunu Stalin’nin apaçık gördüğünü ve görülmesi için uyardığını, önlem alınmasının gerektiğine işaret ettiğini görüyoruz; bu, Anti-Stalinist hummanın canını sıkacak ama Stalin imajı açısından, en önemli noktaların başında geliyor!
Saygı ve sevgi ile
Fikret Uzun
12 Nisan 2014

Hiç yorum yok: