28 Ekim 2010 Perşembe

ARTIK HÜNER GÜÇLERİ DOĞRU TEMELDE BİRLEŞTİRMEDEDİR

Artık mürteciliğe karşı, Cumhuriyeti yıkmalarına karşı, faşizme karşı ve elbette Osmanik feodal cumhuriyete karşı, gericilerin, emperyalizmin sürüklediği uçurumun kenarındaki bütün güçler, tek bir eksende gericiliğe ve emperyalizme karşı ülkenin bölünmesine karşı birleşmeleri gerekir ve bu eksende birleşen güçlerin,aralarındaki ideolojik mücadeleden vazgeçmeleri gerekmiyor ama bunu birbirlerine küfretmeden, köprüleri yıkmadan, doğru temelde, bilimsel temelde ve ilericilik ekseninden ayrılmadan yapmaları gerekiyor. Fakat bu güçlerin tümünün, ortak bir hedef olarak karşılarına aldıkları gericilik ile ABD-AB emperyalizmi ile, şövenizm ile kozmopolitizm ve ulusal nihilizm ile yani emperyalizmin işine gelen her çeşit milliyetçilik ile mücadelesinde, en şiddetli bir şekilde ideolojik ve politik hüner gösterilmelidir. Ancak böyle aynı eksende, merkezlerinin de yönlendirmesi ile toplanan ama daha çok bu eksenin çekiciliği ile birleşen kitlelerin doğru ve tarihin ilerleme çizgisinin işaret ettiği yöndeki yürüyüşünü kuvvetlendirebiliriz ve bu yürüyüşü iktidar yürüyüşü ile bağlayabiliriz.
Çevre hareketleri, sivil toplum hareketleri, sendikal hareket, kadın hareketi, gençlik hareketi, yurtsever dinamikler, anti-emperyalist, anti-siyonist dinamikler bu eksende toplanarak, bu eksende onlara iktidar perspektifini özümsetecek nitelik içermek gerekiyor ve bu çerçevede tabandaki bütün dinamiklerin, sınıf ekseni ile doğrudan bağlanacak şekilde gerçeklerle yüzyüze getirilmesi gerekiyor, daha doğrusu yüzyüze geldikleri gerçekleri iyi okumalarını ve çözümünün sınıf eksenli bir mücadele ile mümkün olacağını görmelerini sağlamak gerekiyor. Bunun için,sendikaları prensip olarak bir kenara koyup, dürüst, namuslu, kendini satmamış sendikacıların, işçi liderlerinin öne çıkartılması ve işçilerin sendikalarda sönümlendirilen sınıf kinlerinin, kendi sınıfsal konumları gereği taşıdıkları gizil güçlerini harekete geçirerek, bu gizil güçlerini hatırlamaları sağlanarak hareket etmek gerekiyor.
Bu topraklar, çok fazla yüklendi. Ses biriktirdi. Ve artık içinde tutamıyacaktır. Sesleri ilk kim görürse, bu sesleri ilk kim yükseltirse ve toprağı doğru bir zemine kaydırırsa o, hegemonyayı alır ve götürür. Bu nedenle teorik bakış, dolayısıyla ideolojik donanım ön plandadır. Örgütten de önemlidir. Örgüt, toprağın biriktirdiklerinin açığa çıkması ile yükselen sesin, kızgınlaşan ateşin içinden ama bu ideolojik donanım sahibi unsurların eliyle fışkıracaktır ve hegemonyayı en doğru teorik ve politik yaklaşımları göstererek eline alarak, kitleleri doğru bir eksene yönlendirebilecektir. Bunun bir adım sonrası, her ne şekilde olursa olsun, ilk katıldıkları eksenden dürüst, namuslu ve gerçekten yürekli olan unsurların, bu hegemonyaya yüzünü dönmesi ve onu daha da güçlendirmesi olacaktır. Dolayısıyla birinci ve çok önemli ve de acil olan hüner, teorik olarak, karşıtlık da taşıyan dinamiklerin asıl tehlikeye karşı, bu karşıtlıkların hepsini düzleyip sadece kendine bağlamaya çalışan tehlikeye karşı, aynı eksende güçlerini bir blok haline getirmeleri ve dediğim gibi, birbirleriyle ideolojik mücadeleyi bırakmadan ama birbirlerine küfretmeden tabandan bir biliğin yükselmesine ve nitelikli hale gelmesine çalışılmalıdır. Bununla birlikte ve sonrasında, ideolojik donanımlı kadroların, politik hüner gösterecek kadroların, özellikle dürüst, iyi niyetli ve namuslu unsurları öne çıkartarak,tabandaki çeşitli biçimde kin taşıyan dinamiklere kinlerini bütünsel olarak harekete geçirecek şekilde sınıf kini içermeleri ve bu bütünlüğün önüne, doğru temelde politkalar üreterek koymaları gerekmektedir. Bu, aynı anda ama diyalektik bir zincirleme reaksiyon taşıyacak olan aşamalar bütünlüğü,Türkiye'yi, hatta Türkiye'nin bulunduğu geniş coğrafyayı ve elbette bu coğrafyadaki bütün emekçi halkları, hem birbirine yakınlaştıracak ve hem de bir değiştirici, dönüştürücü güç yaratacaktır. Yani insiyatif yine yeniden burjuvazinin eline geçmemiş olacaktır. İnsiyatif ,işçi sınıfında,işçi sınıfının ideolojik yönlendirmesi çerçevesinde emekçi kitlelerde olmazsa, en gürültülü halk devrimi ile alınan iktidar bile, eninde sonunda ve çok çabuk, burjuvazinin dolayısıyla emperyalizmin eline geçecektir ki, bu kez emperyalizmin kini eskisinden bin kat fazla olacaktır. O nedenle bu mücadelede bulaşıklığa da, empatiye de, güler yüzlülüğe de, kinsizliğe de yer yoktur. Sınıf kini, ya da yurtseverlik bilinci ile yükselen kin veyahutta haksızlıklara karşı yükselen kin, hedef şaşırmadan tek bir vücut halinde ve katsayısı yüksek olarak emperyalizme, tekellere, gericiliğe karşı biriktirilmeli ve şiddetle gösterilmelidir. Köpeğe ancak hoşt derseniz onu püskürtebilirsiniz, köpeğe "hoştunuz köpek efendi" demek ya köpekle empati kurma meraklısı olmaktır ya da köpeği püskürtmek gibi bir dert taşımamak demektir.
Politika karşıt yaratma sanatıdır ki, karşıtı ile mücadele edenler kin taşımadan, empati kurarak ve onu düşman bellemeden başarılı olamazlar. Bu güne kadar yüz yıllardır, işçi sınıfını, emekçi halkları, mazlum halkları sömüren, onlara acı çektiren ve ağlatanlara karşı, onları ağlatmayı perspektif edinmeden mücadele edilemez. Bu, düşmana karşı alçak gönüllü olmamayı ilke edinmek demektir. İnsanlığı ortaçağ karanlığına götürmeye çalışanlara karşı, gericiliğin pençesinde köleleştirmek isteyenlere karşı ve elbette sömürülerini katmerleştirmek için dünyayı çöle döndürmekten kaçınmayanlara karşı mücadele empati ile olmaz, alçak gönüllülükle olmaz, bu mücadelede önüne çıkan herkesle kavga ederek olur, kavgasız iktidar yürüyüşü olmaz, iktidarı yine yeniden burjuvaziye vermek için mücadele olmaz, iktidar, artık işçi sınıfının, emekçilerin, aydınlıktan yana olanların, ilericilerin yurtseverlerin olacaktır, mücadele bunun için olmalıdır ve bu kavganın sonunda sosyalist iktidar olduğu, kavgadaki bütün güçlere açık ve net bir biçimde anlatılmalıdır. Asıl kavganın bunun için olması gerektiğini ve sorunların tek çözümünün bu olduğunu, bunun için de önümüze çıkan herkesle kavga etmek gerektiğini göstermek gerekmektedir. Kavgasız iktidar mücadelesi olmaz, şiddetsiz kavga iktidara götürmez. saygılarımla
Fikret Uzun

Hiç yorum yok: